Kamptan Haber Var: Krasnoyarsk’ta Esaret ve Vâveylâ
Gazetelerin tarih araştırmaları için önemli kaynak türleri arasında olduğu, gazete bağlantılı tarih araştırmalarından anlaşılır. Basın tarihinin gazetecilik faaliyetleri arasında esaret gazeteciliği önemli bir yerde durmaktadır. Savaşta esir düşmüş asker-sivil insanlar tarafından esir kamplarında çıkarılan bu gazeteler, nicelik açısından az olsalar da nitelik açısından önemli bir konumdadırlar ve tarihçiler açısından oldukça değerli kaynaklar arasında yer almaktadır. Esarette yazmak, yazabilmek var olma umudunun, kendini ifade etme iştiyakının önemli bir görüntüsüdür. Zira esirler, çıkarılan gazetelerle, bir anlamda kendi dünyalarını kurmaktadırlar. Bu faaliyet aynı zamanda, kendilerini ifade biçimi olarak yerleşmişti. Bu özelliği ile gazetecilik; esirin dünyaya bakış açısını, beklentilerini, geleceğe dair umutları ya da umutsuzluklarını, vatan sevgisi ve hasretini, acılarını, kederlerini kısacası üsera yaşamında iz bırakan birçok unsuru içinde barındırır. Krasnoyarsk’ta1 çıkarılan Vâveylâ, bu gazetelerden biridir. Meseleyi Vâveylâ üzerinden değerlendirdiğimizde, Krasnoyarsk’ta var olma, var olarak kalabilme uğraşının dışa yansımasıdır. Buradaki esirlere ilk sayısı 10 Aralık 1915, son sayı ise 1 Mart 1918 tarihinde çıkan Vâveylâ, Türk esirlere iki yıldan fazla yoldaşlık etmiştir. Gazete tek nüsha ve el yazması olarak çıkarılmıştır.2 Bu yüzden gazetenin masrafları okuma ve dinleme karşılığında alınan para ile karşılanmaktaydı. Buna dair bilgi olarak: “Okumak ve dinlemek bir Kapik’tir.” notu yazılmıştır.3 Daha sonra masrafları karşılamadığı için bu ücret iki Kapik’e çıkarılmıştır. Vâveylâ, 500 ila 700 Türk esire hitap etmekteydi. Gazete genel olarak cuma günleri çıkmıştı.4 Çarşamba ve cumartesi günü çıktığı da olmuştu. Bazı sayılarında ise herhangi bir tarih ibaresi yoktu. Vâveylâ’nın alt başlığı, “Haftalık her şeyden bahis, ciddî, mizahî mecmuadır.” şeklindeydi.5 Gazete, geniş bir kadro tarafından çıkarılmıyor; sorumlu ile birlikte 4-5 kişilik bir kadronun uğraşları ile yayın hayatını sürdürüyordu. Bu kişiler; gazetenin sorumlu müdürü Talat Berkî, imtiyaz sahibi A. Hüdâî; yazar kadrosu A. Hicrî, B. Seyfî, T. Vecdî, E. Aşıkî; mizah yazarları A. Hüdâî ve Talat Berkî’den oluşmaktadır.6 Bu isimlerin müstear olma ihtimali oldukça yüksekti.7
Esir kampında gazete çıkarmak entelektüel bir faaliyetti ve bu faaliyet burada bulunan Türk esirlerinin kültürel seviyelerinin yüksekliğine işaret etmekteydi. Vâveylâ’nın içeriğine baktığımızda bunu derhal müşahede edebiliriz. Gazetede ele alınanlar arasında, başta Birinci Dünya Savaşı’nın hemen her yönüne ilişkin olmak üzere çok çeşitli konulara dair yazılara yer verilmiştir. Savaşa ilişkin ele alınanlar arasında; İtilaf ve ittifak Devletlerinin askerî durumları, güç dengeleri, silah durumları, donanma, savaş teknolojileri, uçaklar, denizaltılar, siper ve tahkimat ile zeplinler gibi çok çeşitli konular yer almaktaydı. Cephelerle ilgili olarak; Çanakkale, Kafkas, Sivastopol, Bağdat (Kutü’l-Amare)8, İran, Verdun ve Balkan cephelerine dair ayrıntılı bilgi, yorum, haber ve mektuplara yer verilmiştir. Yine, İstanbul Boğazı, Cebelitarık, Panama, Akdeniz, Hindistan gibi stratejik coğrafyalara dair yazılar da Vâveylâ’da kendine yer bulmuştu. Vâveylâ’nın Uluslararası Arena ve bununla bağlantılı olarak ABD, Akdeniz ve Almanya, Fransa, İngiltere, İran, İtalya, Japonya, Avusturya, Bulgaristan, Romanya9, Rusya, Sırbistan ve Yunanistan ile ilgili çok sayıda haber, makale, ilan, resmî bildiri ve yorumlar bulunmaktadır. Yine Balkanlar, Orta Doğu, Arabistan, Mısır, Afganistan, Hindistan, Afrika ve Gürcistan ile ilgili yazı, makale ve yorumların Vâveylâ’da kendine yer bulduğu görülmektedir.10
Birinci Dünya Savaşı dışında; Vatan, Milliyetçilik, Türklük, Turan gibi ideolojik konular; aile, din, tarih, çeşitli türlerde edebiyat gibi kültürel konular; Ermeni meselesi, Orta Doğu, İran, Balkanlar gibi siyasi ve coğrafi konular; Osmanlı Devleti’yle ilgili savaştan iç politikaya, yine çok çeşitli konular yer almaktaydı.11 Bu konulara dair makale, değerlendirme, haber, çeviri gibi çeşitli yazın türlerinde, düşünce seviyesi yüksek ve oldukça öğretici bir bilgi aktarımı söz konusu olmuştur. Vâveylâ, bu kadar geniş bir konu yelpazesini satırlarına taşırken, aynı zamanda başta Rus gazeteleri olmak üzere Avrupa’da Almanca, Fransızca, İsveççe gibi dillerde çıkan gazetelerden çeviri ve iktibaslar; Rusya’daki Türklerin, Kafkas Resmi, Tercüman, Tatarili, Oran ve Kırım Ocağı adlarıyla çıkardığı gazetelerden iktibaslar ve atıflar yaparak gazetenin içeriğinin oluşturulduğu görülmektedir. Bunun yanında yabancı dillerden yapılan güncel çeviri makaleler, kitap bölümleri, edebî eserler de Vâveylâ’da kendine yer bulmuştur. Vâveylâ, kolay şartlarda, imkânların yerinde olduğu ve ulaşılır bir coğrafyada çıkmamıştır. İmkânsızlıkların, esirlerin hayatını baştan sona etkilemesi nedeniyle gazete çıkarabilmek mücadele edebilmekti. Vâveylâ, bu anlamda bir mücadeleydi ve bu mücadele güçlü bir iradeye dayanmaktaydı. Krasnoyarsk’taki Türklerin dünyaya bakan penceresi olması dolayısıyla Vâveylâ’nın anlam dünyası da oldukça güçlüydü.12 Vâveylâ’nın sağladığı bu güç; esirleri öğrenmeye, tanımaya, alışmaya ve en sonunda yaşamaya ilişkin bir tutunma ve bağlanma hissi vermekteydi. Gazeteye yansıyan şu iki ifade, bahsettiklerimize iyi birer örnek niteliğini taşımaktadır: “Osmanlı zabitânı efrâdımız için lisân, Aka’îd ve malûmât-ı mütenevvi’â dershânesi ve zabitâna mahsûs edebiyât, malûmât-ı hukûkiye elektrik, topoğrafya ve sa’ir askerî dersler Fransızca, Almanca, Rusça dershâneleri tesis, gayur malâmâtlı gençlerimizin hamîyetle müktesebât etmişler, atıl kalmamış, çalışmışlardı.”13 Bu ifadeler, öğrenmeye dönük iştiyakın açık bir göstergesi ve bilmeye olan sadakatin bir dışavurumuydu. Lisan öğrenmek ise öğrenmeye ve bilmeye ilişkin en ciddi faaliyetlerden biriydi. Kampta dil öğrenmek bir fırsattı ve “hiçbir dirhem sarf etmeksizin” Türk esirlerin önüne gelmişti.14 Dil bilmek, Arif Bey’in ifadesiyle, “Bir milleti rûhen tanımak lisânını bilmekle mümkün olacağını takdîr edenler, geçirdikleri uzun bir devre-i tevâkufla lisân tahsîlinin hoş ve müfîd bir meşgale ‘add et[mek]”ti.15 Vâveylâ’da yer alan bir haber, Türklerin lisan öğrenme konusunda ne kadar başarılı olduklarını göstermekteydi: “Bu dört yüz elli zabitten üç yüzü hakkıyla bir ecnebi lisânı öğrenmiştir. İçlerinde üç sene zarfında öğrendiği lisânın edebiyâtıyla iştigâl ile ma’rûf-ı ‘ilm ve mü’elliflerin ‘ilmî felsefi tebiyevî âsâr-ı Müfîdelerini lisânımıza nakl ve tercüme edecek kadar iktidâr gösteren terakki edenleri de çoktur. Hele bir lisânla iktifâ etmeyenler de vardır. Herhâlde şu unutulan zümre-i güzide memlekette mevcûd mekâtîb-ı sultâniyenin dört sene zarfında yetiştiremediği gençlerin ‘adem-i mevcûdiyeti lisân ve sâ’ir husûsât-ı mektebede telâfi edecek şanlı bir fa’âliyet-i müsbite ibrâz etmiştir.”16 Bu ifadeleri bir araya topladığımızda ortaya çıkan en önemli sonuç, kuşkusuz var olma mücadelesinin esirleri dört bir yandan kuşattığı, onları birer “eyleyen insan”a dönüştürdüğüdür.
Vâveylâ, Bir Çığlık mı? Bir Haykırış mı?
Bu soruyu en doğru cevaplayacak olanlar kuşkusuz Krasnoyarsk’taki Türk esirlerdir. Gazetenin birinci kuruluş yıl dönümü için yayınlanan özel sayıda, bu soruya ilişkin çok sayıda cevabın olduğunu görmekteyiz. Onlar bu soruyu kendilerine şu şekilde sormuşlar ve cevaplamışlardı: Vâveylâ? Ne demek? Bu anlamlı soruya verilen cevaplardan birisi şöyleydi:
“Ezici ve karanlık esâret zindânlarında çırpınıp dururken hasta ruhlarımıza bir nefhâ-i teselli [ve] gaddarlığın pençe-i ahenini arasında derîn ve tehlikeli bir girdâb-ı ye’s ve felâkete doğru sürüklenmekte iken samîmi yüreklerden kopan simâlar bize sebât, metânet ve bilhassa ümîd nedir diye öğreten bir şemspâre-i âmâle Vâveylâ, demek ‘abes demek midir? Ben bu fikir dalgaları arasında yuvarlanub dururken nereden geldiğini bilmediğim lahûtî bir ses şu cevâbı verdi. Vâveylâ, hukûklarını müdafa’âdan acîz esîrlerin ‘izzetinden çıkan bir simâ-i iştikâ ve tezallüm değil ezâ ve cefânın türlüsünü hakkımızda revâ gören vahşî ve hunhâr düşmanlarımıza karşı kullanılan bir işâret-i tahdîd[tir].”17
Bu cevap oldukça anlamlıdır. Çünkü Vâveylâ, esarette bulunanlara ümidi, kararlılığı ve sağlamlığı öğreten bir öğretmendi; manevi dünyadan gelen bir ses, kendilerini cefaya duçar bırakan düşmana karşı bir duruştu.18 Vâveylâ, bu yolla, esirlerin üzüntülerini hafifletiyor, esaret acılarını azaltıyor, vatan hasretinin giderilmesini sağlıyor, ruhu maneviyatla doldurarak esirlerin ayakta kalmalarına dönük irade aşılıyordu. Miralay Arif Bey’in, “Vâveylâ, şu muhît-i esârette âlâm-ı ma’neviye ve fikriyeyi tahfîf edecek mütenevvi münderecâtıyla maraz-ı inzâra çıktıkça cümlemizi hadisât-ı ‘alemden haberdâr ve men-cihetihi mütala’âya tergîp etmek sûretiyle ifâ eylediği hidemât-ı müşkûrenin inşallah vatana ‘avdette dahi dâ‘imâ hatırgüzâr kalacağı bi-irtiyâbdır.”19 şeklindeki ifadelerine bakıldığında bu açık bir şekilde görülecektir. Arif Bey Vâveylâ’yı, üzüntüleri azaltan, dünyadaki olaylardan haberdar eden bir vasıta olarak görmekteydi. Bir Binbaşı’nın şu ifadeleri de, Vâveylâ’ya yüklenen anlamı açıkça göstermekteydi: “En gamlı zamanlarda fevkal’ade say’ ikdâmlarıyla her nev’ matbu’âttan kârîlerini müteselli ve fikirlerini zinetlendirmek suretiyle.”20 Yani Vâveylâ, en üzüntülü bir anda esirleri teselli ediyor ve onların düşüncelerini süslüyordu. Vâveylâ, en azından esirleri teselli eden bir mecraydı. Çünkü esaretin acıklı zamanlarında esirlere arkadaşlık ediyordu. Esirler, onlar için en önemli olan şeylerden birini yerine getirmekteydi; onları dünyadan haberdar ediyordu. Bunlar ise esaretin yükünü ve ıstırabını hafifletiyor ve üzüntüleri bir nebze olsun azaltıyordu.21 Vâveylâ, vatana olan hasreti hafifleten ve hayata bağlanmalarını sağlayan bir işlev görmüştür. Vâveylâ, zor zamanlarda imdada yetişerek içinde bulunulan mahrumiyeti telafi etmeye çalışır: “[Vâveylâ,] vatandan mehcûr matbu’âtdan mahrûm olarak Sibirya’nın bir köşesinde hâl-i esârette hazîn ve elîm günler yaşarken bu mahrûmiyeti kısmen telâfi ederek her nev’ makalâtıyla bizleri müstefîd kıl[mıştır].”22 Kolay değildir, çünkü iki senedir esaret sürmektedir ve vatan hasreti yüreklerde kor hâline gelmiştir. Bu yüzden, “Sibirya’da 27 aydan beri geçirilen faci’âlı hayatın müdhiş anlarında Vatan’dan bir sadâ-yı tesliyeti ik[t]irân eden [Vâveylâ’nın]”, bu vatan hasretinin bir nebze de olsa dindirilmesinde büyük rolü olmuştur.23 Vatandan malumat almak, esaret hayatında çok önemli bir şeydi. Vâveylâ, vatandan haber veren belki de biricik kaynaktı. Bu yüzden “[Vâveylâ,] vatandan mehcûr, ma’lûmât-ı muhakkaka ve mevsûfadan mahrûm olan üserânın tehvîn-i âlâmı emr-i hayırla intişâr eden ve her türlü malûmatıyla cümlenin istifâde ve istifâsına hizmet eyle[miştir].”24 denilebilir. Buradaki alıntıya dikkat kesildiğinde, Vâveylâ, vatandan haberler vererek tasaların, kederlerin ve acıların azalmasına hizmet etmekteydi. Savaşın esaretle sonuçlanan yüzüyle karşı karşıya kalan esirler, Vâveylâ’yı, vatana karşı duyulan üzüntünün sesi yapmışlardır. Bu, Vâveylâ’da şu ifadelerle kendine yer bulmuştur: “[Vâveylâ], vatanımızdan buralara kadar in’ikâs eden âh ve enînler, harbin gittikçe müzemmen bir şekil almakta olan safhâtının kalplerimizde bıraktığı ümitsizlikler, yurd ve yuvalarımızda akıtılan gözyaşları ve sahralarımızda dökülen kahir düşmanın çizmesi altında ezilmekte olan eczâ-i vatanımızın dizâ-i hâkinden yükselen avâze-i istimdadları[dır].”25 Vâveylâ, vatana dair verdiği haberlerle “Sibirya’da geçirilen acıklı ve unutulmaz esâret günlerinden tahfîf âlâm[a] medâr…” olmaktaydı.26 Vâveylâ’nın, Türk esirlerin dünyaya açılan kapısı olduğunu ifade etmiştik. Yüzbaşı Yusuf Ziya ise bunu “Vâveylâ, cihân harbine â’it malûmâtıyla ve şu’ûnât-ı muhtelifesiyle buradaki bütün Türk zabitânını bir seneden beri ale’d-devâm haberdâr eylemektedir.” sözleriyle dillendirmektedir.27 Vâveylâ, bunu da “irşâdât-ı kalemiyeleriyle” yapmakta28 ve “mahzûn kalpleri tenvir”29 ederek gerçekleştirmektedir. Vâveylâ’da yayınlanan makale, çeviri yazı ve hikâyeler ise esirler için maneviyatı anlatıyor ve esirlerin hayatına manevi konularla da dokunuluyordu.30 Bu yüzden de, “Kalbi daralan herkes Vâveylâ’ya sarılmıştır.” denilebilir.31
Sonuç olarak; Krasnoyarsk’ta Vâveylâ, adında bir dünya kurulmuştu. Esirler de bu dünyanın bir parçası olarak esaret hayatının sorunlu yönlerinin en azından ruhen üstesinden gelme konusunda Vâveylâ’ya tutunarak, var olma iradesine sahip birer birey olmaya çalışmışlardı. Çünkü esirler Vâveylâ’ya baktıklarında vatanı, Türk milletini, savaşın acı taraflarını, hasreti, hüznü ve daha da önemlisi umudu görmekteydiler.
Kaynaklar
Vâveylâ, 22 Nisan [1]332, Sayı: 22.
Vâveylâ, 1 Mart [1]333, Sayı 63.
Vâveylâ, 12 Teşrinievvel [1]332, Sayı: 49.
Vâveylâ, 15 Nisan [1]332, Sayı: 21.
Vâveylâ, 15 Temmuz [1]332, Sayı: 34.
Vâveylâ, 17 Kanunusani 1331, Sayı: 8.
Vâveylâ, 18 Mart [1]332, Sayı: 17.
Vâveylâ, 22 Nisan [1]332, Sayı: 22.
Vâveylâ, 24 Şubat [1]332, Sayı: 62.
Vâveylâ, 25 Ağustos [1]333, Sayı: 86.
Vâveylâ, 27 Teşrinisani [1]331, Sayı: 1.
Vâveylâ, 4 Kanunuevvel [1]331, Sayı: 2.
Vâveylâ, 8 Nisan 1333, Sayı: 68.
Vâveylâ, 9 Haziran 1333, Sayı: 77.
Vâveylâ, Kanunuevvel 1331, Sayı: 3.
Ataman, Halil, Harp ve Esaret Doğu Cephesi’nden Sibirya’ya, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2011.
Gümüş, Musa, “Birinci Dünya Harbi’ne Dair Özel Bir Kaynak Vâveylâ, Gazetesi’nden Birinci Dünya Harbi’nde Balkanlara Bakış”, XII. Balkan Tarihi Kongresi, 22.11.2018, Samsun 2019.
Gümüş, Musa, “Kûtü’l-Amâre Zaferi’nin Vâveylâ, Gazete/Mecmuasına Yansımaları”, 100. Yılında Uluslararası Bağdat (Medînetü’s-selâm) ve Kûtü’l-Amâre Sempozyumu, İstanbul 20-22 Aralık 2017. (Yayın aşamasında)
Gümüş, Musa, “Türk Basın Tarihinde Üsera Gazeteciliği: Vâveylâ, Gazetesi/Mecmuası Örneği ile Devrine Genel Bir Bakış (1915-1918), Türk Basın Tarihi Uluslararası Sempozyumu, Elazığ 19-21 Ekim 2016, Ankara 2018.
Gümüş, Musa, “Vâveylâ, Gazete/Mecmuası’na Göre I. Dünya Harbinde Kafkas Cephesi ve Kafkaslarda Genel Durum (1915-1918)”, Tarih ve Kültür Ekseninde Orta Aras Havzası Uluslararası Sempozyumu, Nahçıvan 17-19 Kasım 2016, Ankara 2018.
Gümüş, Musa, “Vâveylâ, Mecmuası/Gazetesi’ne Göre I. Dünya Harbinde Romanya: Tarafsızlıktan Stratejik Ortaklığa”, Birinci Dünya Savaşı’nın Hukuki Ve Tarihi Yönleri Uluslararası Sempozyumu (Alman-Fransız Penceresi), İstanbul 6-9 Aralık 2017 (Yayın Aşamasında)
Hüsameddin Sami, “Sibirya’dakiler Ne Olacak?”, Ati, 1 Kanunusani 1335, Sayı: 362.
Kutlu, Cemil, “Krasnoyarsk’ın Ölüm Kampından Yatılı Üniversiteye Dönüşmesi”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı: 32., 2007.
Kutlu, Cemil, I. Dünya Savaşında Rusya’daki Türk Savaş Esirleri ve Bunların Yurda Döndürülmeleri Faaliyetleri (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Erzurum, 1997.
Dipnotlar
- Cemil, Kutlu, I. Dünya Savaşı’nda Rusya’daki Türk Savaş Esirleri ve Bunların Yurda Döndürülmeleri Faaliyetleri (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Erzurum, 1997, s. 82; “Bizim hapishanenin bulunduğu Krasnoyarsk Şehri Yenisey Nehri kenarındadır.”, Halil Ataman, Harp ve Esaret Doğu Cephesi’nden Sibirya’ya, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2011, s. 173.
- Musa Gümüş, “Türk Basın Tarihinde Üsera Gazeteciliği: Vâveylâ, Gazetesi/Mecmuası Örneği ile Devrine Genel Bir Bakış (1915-1918), Türk Basın Tarihi Uluslararası Sempozyumu, Elazığ 19-21 Ekim 2016, s. 585;, Musa, Gümüş, “Birinci Dünya Harbi’ne Dair Özel Bir Kaynak Vâveylâ, Gazetesi’nden Birinci Dünya Harbi’nde Balkanlara Bakış”, XII. Balkan Tarihi Kongresi, 22.11.2018, Samsun 2019, s. 357.
- Vâveylâ, 27 Teşrinisani 1331, Sayı: 1., s. 1.
- Musa Gümüş, “Vâveylâ, Gazete/Mecmuası’na Göre I. Dünya Harbinde Kafkas Cephesi ve Kafkaslarda Genel Durum (1915-1918)”, Tarih ve Kültür Ekseninde Orta Aras Havzası Uluslararası Sempozyumu, Nahçıvan 17-19 Kasım 2016, Ankara 2018, s. 348.
- Vâveylâ, bu başlığı 17. sayıdan itibaren “Sibirya’da Krasnoyarsk’ta intişar eder haftalık ciddi ve mizahi mecmuadır.” değiştirmiştir. Vâveylâ, 18 Mart 1332, Sayı: 17, s. 1.; 21. sayıda ise bu metni “Sibirya’da Krasnoyarsk Kasabası’nda ‘askerî mevki’de intişâr eder haftalık bir mecmu’âdır.” şeklinde değiştirilmiştir. Vâveylâ, 15 Nisan 1332, Sayı: 21., s. 1; 22. sayıda ise “Sibirya’da Krasnoyarsk şehrinde üserâ karargahında intişâr eder haftalık mecmu’âdır.” şeklinde değiştirilmiştir. Vâveylâ, 22 Nisan [1]332, Sayı: 22., s. 1.
- Kutlu, s. 197.
- Gümüş, “Birinci Dünya Harbi’ne Dair Özel Bir Kaynak…”, s. 359.
- Musa Gümüş, “Kûtü’l-Amâre Zaferi’nin Vâveylâ, Gazete/Mecmuasına Yansımaları”, 100. Yılında Uluslararası Bağdat (Medînetü’s-selâm) ve Kûtü’l-Amâre Sempozyumu, İstanbul 20-22 Aralık 2017. (Yayın aşamasında)
- Musa Gümüş, “Vâveylâ, Mecmuası/Gazetesi’ne Göre I. Dünya Harbinde Romanya: Tarafsızlıktan Stratejik Ortaklığa”, Birinci Dünya Savaşı’nın Hukuki ve Tarihi Yönleri Uluslararası Sempozyumu (Alman-Fransız Penceresi), İstanbul 6-9 Aralık 2017 (Yayın Aşamasında)
- Gümüş, “Türk Basın Tarihinde Üsera Gazeteciliği…”, s. 594.
- Gümüş, “Vâveylâ, Gazete/Mecmuası’na Göre…, s. 344-345.
- Gümüş, “Türk Basın Tarihinde Üsera Gazeteciliği…”, s. 589.
- Hüsameddin Sami, “Sibirya’dakiler Ne Olacak?”, Ati, 1 Kanunusani 1335, Sayı: 362., s. 4’ten aynen: Gümüş, “Türk Basın Tarihinde Üsera Gazeteciliği”, s. 583.
- Talat Berkî, [1]331: 1;
- Cemil Kutlu, “Krasnoyarsk’ın Ölüm Kampından Yatılı Üniversiteye Dönüşmesi”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı: 32., 2007, s. 253.
- Hüsameddin Sami, 1335: 4.
- “Özel Sayı”, Vâveylâ, 1 Mart 1333a, Sayı 63, s. 9.
- “Vâveylâ, isminin de bilinçli ve anlamlı bir seçim olduğuna şüphe yoktur. Vâveylâ, zulmün karşısında atılan çığlıktır hem de acı çığlık!” Gümüş, “Türk Basın Tarihinde Üsera Gazeteciliği…”, s. 586.
- Vâveylâ, 1333a: 1.
- Vâveylâ, 1333a: 3.
- Gümüş, “Türk Basın Tarihinde Üsera Gazeteciliği”, s. 583
- Vâveylâ, 1333a: 2.
- Vâveylâ, 1333a: 5.
- Vâveylâ, 1333a: 4.
- Vâveylâ, 1333a: 3.
- Vâveylâ, 1333a: 4.
- Vâveylâ, 1333a: 6.
- Vâveylâ, 1333a: 7.
- Vâveylâ, 1333a: 7.
- Vâveylâ, esirleri eğitmeye, onları bilgilendirmeye ve onlara bir şeyler öğretmeye özen göstermiştir. Birkaç örnek yazı aydınlatıcı olabilir: “Nev-i İcâd Dolandırıcılık” , Vâveylâ, 4 Kanunuevvel 1331, Sayı: 2., s. 9-10; “Serûm Tatbiki’nden”, Vâveylâ, Kanunuevvel 1331, Sayı: 3., s. 10, “Bahis Tutmak (Lades)”, Vâveylâ, 17 Kanunusani 1331, Sayı: 8., s. 10; “Leyle-i Regâ’ib”, Vâveylâ, 22 Nisan 332, Sayı: 22., s. 12; “Rüya ile Tahayyül arasında”, Vâveylâ, 22 Nisan 332, Sayı: 22 s. 12; “Leyle-i Berât”, Vâveylâ, Haziran 332, Sayı: 28., s. 12; ““İlim ve Kadınlar” Şam Edîblerinden Birinin İmzasıyla Şam Gazetesinde Neşr Edilen Bir Makaleden Tercümedir”, Vâveylâ, 12 Teşrinievvel 332, Sayı: 49., s. 4-5; “Felsefe ve Ahlakiyyat”, Vâveylâ, 24 Şubat 1332, Sayı: 62., s. 8-9; “Müslüman Kadınları”, Vâveylâ, 8 Nisan 1333, Sayı: 68., s. 7; “Tifüsün Tedâvisi”, Vâveylâ, 9 Haziran 1333, Sayı: 77., s. 1-2; “Niçin dedikodu Ediyoruz?”, Vâveylâ, 25 Ağustos 1333, Sayı: 86., s. 4-7.
- Vâveylâ, 1333a: 9.