GEÇMİŞTEN ALDIĞIMIZ GÜÇLE GELECEĞİ BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ
Değerli Okurlar,
Bu yıl, Ata yurdumuzda yer alan Orta Asya Türk Cumhuriyetlerimizin bağımsızlıklarının 30. yılını kutluyoruz… Kırgızistan Cumhuriyeti de bu bağlamda dünyanın dört bir yanında yaşayan tüm Türkler gibi bizim için çok büyük değere sahiptir.
Bundan 30 yıl önce Kırgızistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ve Bişkek’te ilk büyükelçilik açan ülke Türkiye Cumhuriyeti olmuştur ve o günden bugüne de kardeş ülke Kırgızistan ile ilişkilerimiz daima güçlenerek devam etmektedir. Aynı zamanda iki ülke ilişkilerimiz de günümüzde stratejik ortaklık seviyesine yükseltilmesinin 10. yıl dönümüne işaret etmektedir.
Dünyada huzurun, barışın ve istikrarın simgesi olan Türkler olarak Ötüken’den Viyana kapılarına uzanan tarihsel yolculuğumuzda daima “Ata Yurdumuz”da yer alan Türk Cumhuriyetlerinden biri olan Kırgızistan’ın istikrarlı ve refah içinde bir ülke olması için verdiğimiz destekler bundan sonra da artarak devam edecektir. Hiç şüphesiz varlığımıza güç katan tüm değerlerimizle bugün Türk dünyası, birbirine çok daha yakın durumdadır.
Bu durumun en yakın örneğini geçtiğimiz yıl Azerbaycan’da yaşamış bulunmaktayız. Yıllardır Ermenistan’ın işgali atındaki Karabağ topraklarını kurtaran Azerbaycan Türklerinin sevinci tüm Türk dünyasının ortak sevinci ve gururuna dönüşmüştür. Türk dünyasının ortak gururu olan mutluluklar mutluluklarımıza, hiç yaşanmamasını temenni etsek de hüzünleri de hüzünlerimize dönüşmüştür her zaman. Bu nedenle bugün birbirimizden uzak coğrafyalarda yaşıyor olsak da yüzlerce, binlerce yıl ötesinden seslenen ortak geçmişimiz bizi kalpten kalbe uzanan bir yolla birbirimize bağlamaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi bizler, “6 devlet, tek milletiz. Azerbaycan’ı olduğu gibi Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ı da kendimizden ayrı görmedik.”… Bu sözler aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin de devlet politikası olarak bağlarımızı güçlendirmeye devam eden faktörlerdir.
Kırgızistan, stratejik bir coğrafyada yer alarak tüm Türklerin Ata Yurdu olan coğrafyada vatan kurmuş ve Ata mirasımızın da en önemli temsilcilerinden biri hâline dönüşmüştür. Kaynağını ortak tarihimizden ve kültürümüzden alan dostluğumuzun ve kardeşliğimizin geleceği de coğrafyalarımız gibi daim olacaktır. Bugün Ata yurdumuzdan dünyanın dört bir yanına dağılmış olan yüz milyonlarca Türk olarak bizler, et ve tırnak gibi bir bütün olduğumuz kardeş ülkelerimizin gelişimi ve dönüşümü ile daima mutlu oluyoruz.
Ne mutlu ki özümüz bir, inancımız bir, değerlerimiz, tarihimiz, kültürümüz bir. Bizi biz yapan tüm bu değerlerimizle el ele vererek geleceğe çok daha güçlü olarak ilerlemeye devam edeceğimize de eminiz. Özellikle kültürel ve ekonomik bağlamdaki çalışmalarımızın çok daha güçlü hâle gelmesi en büyük temennimizdir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’un haziran ayında Ankara’daki buluşmalarında ifade ettiği üzere ikili ticaret hacmimizi şu anki durumun iki katına çıkarmak hedeflerimizden biridir. Yine başta sağlık, ulaştırma, enerji, turizm, eğitim ve kültür olmak üzere farklı alanlarda ülkelerimiz arasındaki iş birliğini çok daha güçlü hâle getirmek için çalışmaya devam etmemiz gerekmektedir. Çünkü potansiyelimiz çok güçlü ve bu potansiyelin ortaya konularak somut çıktılara dönüşmemesi için de hiçbir gerekçe yoktur. Bizlere düşen ise, itici güç olarak her birimiz uzmanlık alanlarımıza ve güçlü taraflarımıza göre birbirimize destek sağlamaya devam etmektir.
Hem akademik ve bürokratik yaşamım boyunca hem de siyasi yaşamımda pek çok görev aldım ve bu görevlerimde de daima kardeş ülkelerle, kardeş coğrafyalarla bir ve beraber olmayı çok önemli bir görev bildim. Bugün Ankara Üniversitesi Rektörü olarak da aynı bilinç ve hassasiyetle bu yolda çalışmaya devam ediyorum.
Biz Ankara Üniversitesi olarak ortak dilimize, kültürümüze, tarihimize katkı sağlayacak her çalışmanın içinde olmaya devam edeceğiz. Özellikle 1935 yılında, bizzat Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk dili, tarihi ve kültürü üzerine akademik çalışmalar yapılması için kurulan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültemiz olmak üzere tüm birimlerimizle çalışmaya, araştırmaya, üretmeye ve gençlerimizi de bu bilinçle yetiştirmeye devam ettiğimizi ifade etmek isterim.
Bir kez daha altını çizerek ifade etmeliyim ki bizim ve Kırgızistan’ın kültür mirası birçok yönden ortaktır. Dil, din, kadim kültür ve edebiyatımızın temelleri ortak paydalarımızın başında gelmektedir. Bugün de dünya konjonktürü bizi daha fazla bir araya gelmeye yöneltmektedir. Geçmişten güç alarak geleceği birlikte inşa etmenin yollarını aramak, iki ülke için son derece önemli bir dayanak noktası olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle Kırgızistan Cumhuriyeti’nin ve Ata yurdumuzun kadim mirası Türk Cumhuriyetlerimizin 30. yaşını kutluyor; refah, huzur, mutluluk ve kardeşliğimizin daim olduğu yıllarda birlikte ve bir arada olmayı diliyorum.