Editör – 95. Sayı
O, Deli Yürek’teki “Kuşçu”, Ekmek Teknesi’ndeki “Fırıncı Nusret Baba”, Kurtlar Vadisi’ndeki “Ömer Baba” karakterinde gizlendi, “Gülce” şiirinde kalbini önümüze serdi ve hep uçurumun kenarında bekledi. 13 yıl önce aramızdan ayrılan Ömer Lütfi Mete, bu toprakların hikâyesini anlatan en güzel adamlardan biriydi. Tüm hayatı anlatma, yazma, üretme telaşıyla geçen ve bu kısa ömründe birçok eser veren Mete, kendi tabiriyle sırtını hep bu aziz millete ve onun birikimlerine yasladı.
Çocukluğundan beri hayatını kuşatan “dinî iklim” ve daha sonraki yıllarda bir sentez olarak algıladığı “millî iklim”, Ömer Lütfi Mete’nin sanat ve sanat anlayışını kuşatan iki cephe olarak karşımıza çıkmıştır. O, sahte çatışma alanları üreten popüler kalemler ne derse desin, yaptığı her işte kendi duruşunu sergiliyordu. Son yıllarda sıklıkla karşımıza çıkan “yerli ve millî Türk aydını” arayışının, her yönüyle en hakiki örnekliğini göstermiş, bu şekilde yaşamış ve bu fikri yaşatmıştır.
Ömer Lütfi Mete; dervişlik demektir, hasbilik, samimiyet, dürüstlük demektir. Ömer Lütfi Mete, bu toprakların ruhu, mayası ve binlerce yıllık devlet kültürünü her daim yaşatmanın, yeşertmenin adıdır. Çağından mesul bir duruşa sahip olan Mete, kendisinin de ifadesiyle, “kayıtsız ve kaygısız” güruhtan olmadı. Tahlilci, şüpheci ve mukayese yapabilen bir kalemi vardı. Geleneğine bağlıydı, fakat ölçülü olmak kaydıyla; o, yeniliğe de her zaman açıktı.
Sinema ve televizyon dizlerindeki kurgularda insanı odağına alan Mete, özellikle dizi senaryolarında, Türk ailesini ve ailenin bireye aktardığı kültürel değerleri ön plana çıkararak işlemiştir. Yaşanan olaylara, dinî konulardaki derin bilgisi ve milletine karşı duyduğu derin sevgisiyle yaklaşan ve aynı zamanda ana karakterlere en sıkıştıkları zamanlarda dahi yol göstermeyi başaran Mete, özlediği ve istediği toplumsal yapımızı yansıtma özelliği taşır. Sosyo-politik hususiyetleri devrin hakikatleri bağlamında eserlerine taşıyan Mete, yazdığı senaryo metinlerindeki akıcı olay örgüsü, kıvrak zekâ ürünü sahneler ve cezbediciliği muhafaza eden gizem unsuru kavramlarıyla da oldukça dikkat çeker.
Ömer Lütfi Mete, 59 yıllık hayatına, yazarlık ve yayıncılığın çeşitli alanlarında önemli bir tecrübeyi sığdırdı. Onun kuşağından olup da yayıncılığın yeni gelişen alanlarıyla entelektüel seviyeyi koruyarak meşgul olmuş isim azdır. Bütün eserlerinde “toplumsal fayda” prensibi ile hareket eden Mete, eser verdiği edebî türlerin tümünü; düşüncelerini, tespitlerini ve eleştirilerini okuyucuya/izleyiciye ulaştırmada bir araç olarak görmüştür. Çağından mesul bir duruş sergileyen Mete, “gök kubbemizde hoş bir seda” bırakarak, ayrıldı aramızdan. Türk düşünce dünyasının önemli isimlerinden olan merhum Ömer Lütfi Mete’yi, ölümünün 13. yılında bir kez daha minnet, özlem ve dua ile yâd ediyoruz.
“Ömer Lütfi Mete” konusunu farklı yönleriyle kapsamlı olarak dosya konusu yaptığımız bu özel sayımızda, birbirinden değerli makaleleri siz okuyucularımızla buluşturuyoruz. Konuyla ilgili olarak bu sayımızda, Oyuncu ve Senarist Ali Buhara METE ile bir röportaj gerçekleştirdik. Gençlerin de söz sahibi olduğu dergimizde, konumuzla ilgili olarak her sayıda olduğu gibi onların da fikirlerine yer verdik. “Tarihte Bu Ay Neler Oldu?” köşemizde, tarihin unutulmaya yüz tutmuş olaylarını yeniden gün yüzüne çıkardık. Bu sayımızda da bir film ve kitap tanıtarak sizlere önerilerde bulunduk. Yeni sayımızın düşünce iklimimizi zenginleştirmesini, fikir dünyamıza yeni değerler katmasını ve yol gösterici olmasını temenni eder, sizlere keyifli ve bilinçli okumalar dileriz.
“Ömer Lütfi Mete” konulu 95. sayımızın yazılarına ulaşmak için tıklayın.
“Ömer Lütfi Mete” konulu 95. sayımızı online satın almak için tıklayın