Tarih Üzerine Düşünmek ya da Geçmişten Geleceğe Yürümek
Tarih, bir milletin hafızasıdır. Tanrı Dağları’nın berrak gözelerinin emzirdiği, kâinatın beşiği olan büyük bozkırın sarışın düzlüklerine kanımızla, canımızla ve nal izlerimizle nakşettiğimiz binlerce yıllık tarihimize kayıtsız kalmak, tefekkür havzalarımızın çoraklaşması demek olduğu gibi geleceğe gümbür gümbür akacak gönül pınarlarımızın kuraklaşması anlamına da gelir.
Bir milletin kültür ve değer birikimleri, ilmi, irfanı ve çağlara nakşettiği medeniyet, tarihin engin hafızasında muhafaza edilir ve günü gelince gelinlik bir kızın çeyiz sandığı gibi özenle açılarak daha aydınlık yarınların inşasına güçlü bir yapı taşı olarak eklenir. Tarihe yüz vermemek bir bakıma bütün bu değerlerden yoksun olarak yola çıkmak yani yolda kalmak demektir. Önemli devlet adamı ve tarihçilerimizden olan Cevdet Paşa’nın şu çarpıcı sözü, tarihini ihmal eden bir milletin dünya kültür ve medeniyet sahnesinde yaya kalacağını ne güzel ifade eder:
“Tarih bilmeyen diplomat, pusuladan anlamayan kaptana benzer. Her ikisinde de karaya oturma tehlikesi, kaçınılmaz sonuçtur.”
“Gelecekte bizi nelerin beklediğinin en iyi falcısı, geçmişte başımıza gelenlerdir.” diyen John Sheran’ın anlatmak istediği şey de geçmişini bilmeyen milletlerin sağlıklı bir gelecek inşa edemeyecekleri gerçeğidir. Tarihlerinden kopan veya uzak kalan milletlerin misali, kökünü kaybetmiş bir meyve ağacına benzer. Köklerini kaybetmiş bir ağacın yeniden yeşermesi, çiçek açması veya meyveye durması artık imkânsızdır. Yahya Kemal Beyatlı, bu durumu “öksüzlük” olarak niteler ve bizlere bir şiirinde şöyle seslenir:
“Derler ki: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük,
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük.”
Cumhuriyet’imizin Kurucusu M. Kemal Atatürk, tarih şuurunun gençlerimiz üzerindeki etkisini aşağıdaki veciz ifadesiyle dile getirmiştir:
“Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”