Türkiye’de Silah Sanayiinin Gelişimi
Atalarımızın hiç unutmadıkları bu temel ilke ne zaman gaflet perdesi ile örtülmüşse; başımıza birçok bela, acı ve sıkıntı gelmiştir. Çünkü insanlık tarihi boyunca bir toplum kendisini savaşlara, doğal afet ve tehlikelere hazır tutmadığı sürece tarihin tozlu sayfalarında kalmıştır. Yükseliş döneminde, devlet yönetiminde bulunan devlet adamlarının yüksek nitelikleri, dikkat, beceri ve güçleri milletimize gurur sayfaları yaşatmış ve insanlık tarihi içinde onurlu bir yer edinmemizi sağlamıştır.
Son Dönem Osmanlıda Silah Sanayii
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde en çok duyduğumuz ama asla çözümünü üretemediğimiz bir sorun vardır: “Kaht-ı Rical”. Yani yönetici eksikliği. Yönetici eksikliği, yöneticinin olmadığı anlamında değil; devlet yönetimini bilen, yüreğinde devleti yüceltme azim ve kararlılığı bulunan nitelikli devlet adamının eksikliği anlamında kullanılmıştır.
Yükseliş dönemlerinde Osmanlı Sadrazamı Sokollu Mehmed Paşa’nın: “Bre biz Osmanlıyız, bizde çok adam bulunur.” sözü bu tanımlamaya uygun devlet adamlarının çokluğu anlamında kullanılmıştır. Aynı Sokollu Mehmet Paşa, yanan bütün Osmanlı donanmasının yerine üç ayda yeni bir donanma kurarken şu çok önemli sözü söylemektedir: “Paşa! Paşa! Bu devletin kuvvet ve kudreti o derecedir ki, bütün donanma lengerleri (gemi demiri) gümüşten, resenleri (halatları) ibrişimden, yelkenleri atlastan yapılmak ferman olunsa layıktır. Hangi geminin malzemesi yetişmezse gel benden al!” Osmanlı Devleti’nin bir devlet ciddiyeti ile yönetildiği dönemlerde devlet adamında aranılan nitelikler belirlenirken Nişancızâde Mehmed Efendi – Devlet Adamına Öğütler isimli kitabında: “Devlet adamı o kimsedir ki bir hadise ortaya çıkmadan anlaya, tedbir ala mani ola.” demektedir.