İnsanın Birlik Yolculuğu
Aradaki ihtilafları ve farklılıkları göz ardı ederek, aynı gaye etrafında bir olma, birlik olma ile ilgili kültürümüzde onlarca söz ve ifade bulunmaktadır. Hiç şüphesiz bir olunabildiği müddetçe hedeflere erişebilme ihtimali güçlenir; zorluklar, birlikte iken daha rahat aşılır, bir’lenen akıllar ve yürekler birbirine destek olur ve neticeye ulaşır.
Lakin kolay mıdır bir olmak?
Bütün kâinat aslında birdir! Birlik ekseninde canlı cansız bütün mahlûkat işlevini ifa eder durur. Ayrım yoktur. Bütün süreçler bir düzen içerisinde işler. Ve bu düzen, birliğin kendisidir. En küçük zerreden en büyük kütlelere kadar, hatta görünenden görünmeyen boyutlara kadar bütün sistem birdir. Tek olana tabi bir mevcudiyet içerisinde, idrak düzleminde pervanedir.
İşte kâinatın mevcudiyetini sağlayan hâli zaten birliktir…
Öte yandan sınırlarını idrak edemediğimiz; sınırları, sınırı olmayanın tasarrufu kadar olan ve birlik düzleminde dönen kâinat içerisinde bir mahlûkat vardır ki, işte o birlik düzleminden çıkabilme müsaadesine sahiptir ve birlikten ayrıldığı oranda fesat ve zulüm eksenine dönmektedir.
İşte bu birlik ekseninden çıkabilme kabiliyetini bir imtihan olarak omuzlarına yüklenen mahlûkat insandır!
İnsan ki, aslında kâinattaki en şerefli vasfıyla bir olmayı idrak edebilmek, anlayabilmek, zahiri ve batını ile bütün kâinatın erişemediği bir seviyede tek olanla bir olabilmek için gönderilmiştir.
İşte hakikatte birlik budur!
Bu düzeyde bir birlik idraki her ne kadar uzun ve meşakkatli bir yolculuk dahi olsa, tek olanın lütfuyla erişilemeyecek bir yükseklikte değildir. Diğer bir ifade ile yük, taşınabilecek düzeydedir…
Tabii bunun için insanın, üzerindeki ağırlıkları atarak; gönlünü fitne, fesat, haset, kibir, riya, korkaklık, şehvet, bencillik gibi nefsin hasletlerinden kendini arındırarak yaratılışına uygun bir öze dönebilmesi gerekmektedir.