Ahmet Cevdet Paşa’nınKaleminden Bir Sosyal Hastalık Olarak Tüketim Alışkanlığı
Osmanlı Devleti’nin son yıllarından günümüze en büyük dertlerimizden birisi, tüketim alışkanlığının bir hastalık hâline gelmesidir. Bu öyle bir hastalık olarak karşımıza çıktı ki toplumun asıl ihtiyaçları konusunda yokluk çeken devlet; israf, lüks ve şatafat konusunda hep bir gerekçe ile para buldu. Bu gerekçelerden en önemlisi asrileşmek veya Batılılaşmaktı. Sonuç, elbette devletin resmen iflası ve yabancıların Osmanlı gelirlerine el koymasına kadar gitti. Bu yüzden tüketim, tüketim alışkanlığı ve bunu körükleyen her türlü araç ve bahaneyi çok iyi analiz etmek gerekir.
Osmanlı Devleti’nde devlet adamlarının mevki ve mevki gücünü kullanarak zengin olmaları mümkündü. Bunun, birçok örneği bulunmaktadır. Ancak yine Osmanlı Devleti’nde bir gelenek vardı ki bu tarz mal ve mülk edinmiş olan bürokratın mallarına devlet el koyabiliyordu. Bu yüzden bir noktada mal ve mülk edinen bürokratla ilgili bir rahatlık vardı. O da “Nasıl olsa devlet mal ve mülküne el koyacak.” tesellisi bu durumu hoş görmeye sebep olabiliyordu. Ancak III. Selim döneminden başlayarak devlet adamlarının mal-mülk edinmeleri devletin hayati meselelerinin önüne geçmeye başladı.
Türk tarih yazarlığının yenileşmesine ön ayak olan önemli devlet adamlarımızdan biri de Ahmet Cevdet Paşa’dır. Ahmet Cevdet Paşa, ağdalı bir dille sadece bir cümlede anlatılacak bir olayı on sayfada anlatan son dönem Osmanlı tarihçilerinin aksine yaşadığı dönemden iki yüz sene öncesinden başlayarak ölümüne kadar geçen dönemi sade bir dille ve tamamen gerçek olayların analizine dayanan bakış açısıyla anlatmıştır.
Biz, bu yazımızda “Cevdet Paşa Tarihi ve Tezakir’de Tüketim Alışkanlığı”nın nasıl devletin varlığını tehdit eden noktaya geldiğini örnekleriyle anlatmak istiyoruz. Öncelikle lll. Selim döneminde sadrazamların bu konuda yaptıkları ile ilgili örnekleri vermek istiyoruz. Ahmet Cevdet Paşa, Mora İsyanları sırasında isyanı bastırmakla görevli Hurşit Paşa’nın topladığı 2.000 civarında askeri, nasıl saraya 10.000 asker olarak gösterip on bin askerin masrafına denk gelen tahsisatı devletten aldığını ibretle anlatır. Padişahın, rüşvet irtikâpla ilgili suçlardan görevden aldığı Yusuf Paşa’yı, yine rüşvet ve irtikâp yüzünden görevden aldığı İzzet Mehmet Paşa’nın yerine sadrazam olarak atadığını şu sözlerle dile getirir:
“Yusuf Paşa’ya, Selefin İzzet Mehmet Paşa’nın tamah (açgözlülük) ve irtikâbı (rüşveti) derece-i kemalden (sınırları aştığından) olduğundan rüşvet ve ubudiyet ile emser umur-ı devleti muhtal eyleyip…. (hile ile devlet yönetme).” (Cevdet Paşa Tarihi, c.8: 395) III. Selim’in devlet adamlarının bu yolsuzlukları ile ilgili olarak yazdığı mektupları, Osmanlı tarihinin ders alınması gereken en önemli belgeleri arasındadır.