Atsız’ın Ülküsü: Türk Devletleri Teşkilatı
Atsız, ömrü boyunca Türklük ve Turancılık anlayışıyla yandı kavruldu. Tek parti döneminin baskıcı tutumlarına, tecritlerine, yaptırımlarına göğüs gerdi. İslamiyet’e olan önyargılı söylemlerine elbette katılmıyorum. Türk töresindeki anlayış, yaşam, ahlak, erdem, mücadele ruhu ve adalet; İslam inancıyla kemale erdi. Türk-İslam geleneği, çağları aşıp günümüze ulaştı; atiye kılavuzluk etti.
12 Kasım 2021 tarihinde imzalanarak kabul edilen, İstanbul Bildirisi ile dünyaya ilan edilen “Türk Devletleri Teşkilatı”; siyasi dayanışmamızı, ekonomik iş birliğimizi ve ticaretimizi, kültürel temaslarımızı, beşerî ve toplumsal ilişkilerimizi daha da geliştirme yönündeki kararlılığımızı teminat altına aldı. Mazlumların sığınağı, masumların gür sesi, kahraman milletimizin lideri, ümmetin umudu, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde, soydaşlığın ve kader birlikteliğinin fizikî sınırlarıyla bütünleşmesi; Türkiye’nin, kuruluşundan bu yana ikinci yüzyılındaki vizyonel liderliğinin de rotasını belirleyecektir.
Hüseyin Nihal Atsız’ın ömrünü adadığı ülküsü, Türk Devletleri Teşkilatı olabilir mi? Bu soruyu kendime sorduğumda, eserinden şu kısım aklıma geldi: “Biz boş hayaller ardında değiliz. Mazide hakikat olan şeylerin yeniden hakikat olmasını özlüyoruz. Hastalıklardan korunmuş, nüfusu çoğalmış, ahlakı yükselmiş, sanayii ilerlemiş bir Türkiye istiyoruz. Sınır dışındaki ırkdaşlarımızı kurtarmak yollarını arıyoruz. Onları kurtarırken, Türkiye’yi batırmak gayretlisi değiliz.” (“Unutmayacağız”, Altın Işık, nr. 5, Mayıs 1947). Doğu Türkistan’daki soydaşlarımız, Arakan’daki Müslüman kardeşlerimizle de kavuşabilmeyi ümit ediyoruz. Tarih demişken Kudüs ile Filistin ile kavuşabilmeyi umuyorum. İlâyı Kelimetullâh aşkıyla dünyaya; adaletin, barışın, kardeşliğin hâkim kılınmasını Yüce Yaradan’dan niyaz ediyorum.
“Ak Sakallılar”ımız ile Türk toyunun, töresinin; İslamiyet inancımızdaki “Yaratılanı, Yaradan’dan ötürü sevmek…” düşüncesinin, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber’imizin, sünnetin, Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’deki ilahi emirlerin yaşam ahlakımıza dönüşmesini arzuluyorum.
Kendi içinde ve çevresinde barış ve istikrara katkı yapan, küresel meselelerin çözümünde öncü rol oynayan, güvenlik ve refah içinde bir Türk dünyasını hedefliyoruz. Bunun için Türk dünyasını teknoloji tasarımı ve üretimi başta olmak üzere, her alanda insanlığa hayırlı hizmetler sunacak bir konuma çıkartmakta devlet başkanlarımız kararlı. Bu doğrultudaki çalışmalarımız stratejik vizyon çerçevesinde kararlılıkla devam edecek. Türk Devletleri Teşkilatı’mızın etkin ve özgün bir model oluşturarak uluslararası kamuoyunda ilgi odağı hâline geleceğini şimdiden görebiliyoruz.
Bizlerin bugünlere ulaşmasında canlarını feda eden kahraman şehitlerimize, vatansever atalarımıza ve kardeşlerimize, milletimize hizmeti geçip de ebediyete irtihal etmiş herkese; Türk-İslam dünyasına liderlik etmiş merhum hükümdarlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bugün Türk dünyasına liderlik eden devlet başkanlarımıza Allah’tan hayırlı ve bereketli ömürler diliyorum.
Türk’e ömür biçen, kendisine kefen biçer. Türk’e yaverlik edenin ise Allah’ın izniyle sırtı yere gelmez. Dünya izlesin, Türk’ün töresi yücelsin…