Bozkırdan Yükselen Türk Bilgesi: Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov, başta Kırgız Türklüğü olmak üzere diğer Orta Asya Türklerinin, Türkiye Türklerinin, bütün Turan Türk dünyasının önde gelen aydın edebiyatçılarından biridir. Türklüğün hem toplumsal, hem ekonomik, hem kültürel, hem siyasi, hem dinî, hem de tarihî hayatını, modern bir edebiyat tekniği ve kurgusu içinde çok etkili ve estetik bir şeklide anlattı. Çok zengin mitolojik birikimini, güncel durumlara uyarlayarak yeniden işleyip üretti.
Aytmatov edebiyatının öne çıkan belirgin niteliklerini şöyle açıklayabiliriz:
Tarihsel Kültür Mirasını İşlemek: Aytmatov’un bütün eserleri dikkatle incelenirse, teknik ve kültürel anlamda onun önde gelen özelliklerinden birisi şudur: Özelde Kırgız Türklüğünün, genelde ise bütün Türk milletinin tarihsel kültür mirasını modern şartlarda günümüz için güncelleyerek yeniden işleyebilmesidir. O, eski zamanlara ait bu kültürel değerlerin günümüz için de nasıl işlevsel olabileceğini göstermiştir. Eski destanları, masalları, efsaneleri ve diğer folklorik verimleri o, günümüzde nasıl anlamlı hâle getirebiliriz diye düşünmüştür. Romanlarında bunları modernize ederek, yenileyerek yeniden üretmiştir. Bu anlamda geleneği yeniden üretme konusunda oldukça başarılı olmuştur. Böylelikle millî hafızamızı diriltmiş, üzerindeki tozları kaldırmış, parlatıp cilalayarak günümüze taşımıştır. Bunu, örnek metinler üzerinden sergileyelim.
Nayman Ana Efsanesi: Çok eski zamanlarda Kalmuk-Kırgız savaşlarında her iki taraf birbirlerinden aldıkları esirleri hayvan çobanı olarak kullanırlardı. Bu esirlerin kaçmalarını ya da başka türlü zararlı ve tehlikeli hâle gelmelerini önlemek için onları mankurtlaştırma yoluna giderlerdi. Mankurtlaştırma işlemi de şöyle yapılıyordu: Esirin kafası tamamen kazınır, hiç saç kılı kalmaz. Çıplak kafaya şire denilen yeni kesilmiş deve derisi şapka gibi geçirilir. Kenarlarından iple sıkıca bağlanır. Eli ayağı bağlanıp sıcak güneş altında üç beş gün aç susuz bırakılır. Deri kurudukça başını sıkar, kemikleri sızlatır, yeni çıkan saç kılları geri batar, iğne gibi tüm duyu sinirlerini öldürür. Ölen ölür, ölmeyenin de böylece hafızası yok olur. Adını, ailesini, soyunu, milletini, tarihini, kültürünü, dinini her şeyini unutur. Bundan sonra efendisi ona yeni bir kimlik verir. O ne derse onu yapar, onun emirlerinden dışarı çıkmaz. Böylece esir artık bir mankurt olmuştur.