100. Sayı
₺45,00
Stokta yok
Açıklama
Öncelikle Batı toplumlarında filizlenen, oradan da tüm dünyaya farklı etkilerde yayılan sanayileşme ve bunun sonucunda ortaya çıkan yoğun kentleşme ve teknolojik gelişim, siyasal karar alma mekanizmalarının değişmesine ve vatandaşların, bu mekanizmalarda giderek daha çok yer almasını beraberinde getiren bir süreci doğurmuştur. Bu süreç içerisinde farklı eğilimleri ve toplumsal kesimleri temsil eden siyasal oluşumlar, liderler ve partiler ortaya çıkmıştır.
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir, diyen Herakleitos’u destekler nitelikte 20. yüzyılda hayatın her alanında çok büyük değişimler yaşanmış, iletişim teknolojilerindeki yenilikler, ulaşım araçlarındaki gelişmeler ile yeni ilişki biçimleri ve ağları kurulmuştur. Kuşkusuz bu gelişmelerden en çok etkilenen alanlardan biri de siyasal alan olmuştur. Bu gelişmeler gerek kurumsallaşmış siyasal yapıların gerekse bireylerin siyaset yapma biçimlerinin yapısal olarak dönüşmesinde önemli bir etken olmuştur.
Türkiye, farklı toplumsal süreçleri yaşamış bir ülke olarak öne çıkmaktadır. Türkiye’de yaşanan değişimler ise birdenbire ortaya çıkmamıştır. Türkiye’de meydana gelen sosyal ve siyasal değişimde, yalnızca iç gelişmelerin etkisi olmamıştır. Yaşanan değişimde iç gelişmeler kadar dış gelişmelerin de etkisinin olduğu söylenebilir. Özellikle 27 Mayıs 1960 darbesiyle başlayan darbeci gelenek, darbe yapanların amaçlarına ulaşmaları ve herhangi bir yaptırımla karşılaşmamaları sonucu günümüze kadar devam etmiş, son olarak 15 Temmuz hain darbe girişimine yönelik Türk milletinin cevabı ise buna sert olmuştur. Bu girişimlerin perde arkasına baktığımızda dış güçlerin etkisini bulmak zor olmayacaktır.
Türkiye siyasal hayatında tarihsel bir süreç içerisinde siyasi partilerin seçmen tercihindeki belirleyicilik özelliklerinin farklılaştığı, bu süreçte siyasi liderin giderek ağırlık kazandığı ve karar alma süreçlerinde lider odaklı bir siyaset yapma biçiminin siyasal sürece hâkim olmaya başladığı rahatlıkla ifade edilebilir. Siyasette değişimi yönetmek, aynı zamanda içinde bulunduğu toplumun sosyolojik değişimini ve küresel düzlemde siyasetin, siyasi parti yapılarının evrildiği yönü de iyi okumayı gerektirmektedir. Sistemde istikrarın sürekliliği için kurumsal bir yapının inşa edilmesi önemlidir, bu yüzden de istikrar her şeyden önce gelmektedir.
14 Mayıs 2023, siyasette ve sosyolojide büyük değişimin olacağı bir seçim tarihi olacak Türkiye için. Bu değişimin demokrasiye ve ülkeye faydalı olmasını ümit ediyoruz. Bu seçimde; karşıtlık üzerine siyaset yapan, ötekinin ne kadar kötü olduğunu anlatan, pozitif dili değil, negatif ayrışmayı öne çıkartan, makul çizgide değil, uçlarda dolaşan ve nefret dili üzerinden bir siyaseti değil; barış dilini öne çıkaran, barış dilinde ısrar eden siyaset veya siyasetler, barış için cesaret gösteren siyasiler halkın desteğini alacaklardır.
“Siyasetteki Değişim” konusunu farklı yönleriyle kapsamlı olarak dosya konusu yaptığımız bu özel sayımızda, birbirinden değerli makaleleri siz okuyucularımızla buluşturuyoruz. Konuyla ilgili olarak bu sayımızda, Diplomasi Vakfı Direktörü Doç. Dr. Oğuzhan BİLGİN ile bir röportaj gerçekleştirdik. Gençlerin de söz sahibi olduğu dergimizde, konumuzla ilgili olarak her sayıda olduğu gibi onların da fikirlerine yer verdik. “Tarihte Bu Ay Neler Oldu?” köşemizde, tarihin unutulmaya yüz tutmuş olaylarını yeniden gün yüzüne çıkardık. Bu sayımızda da bir film ve kitap tanıtarak sizlere önerilerde bulunduk. Yeni sayımızın düşünce iklimimizi zenginleştirmesini, fikir dünyamıza yeni değerler katmasını ve yol gösterici olmasını temenni eder, sizlere keyifli ve bilinçli okumalar dileriz.