Editör – 101. Sayı
Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü kuruluş yıl dönümüne yaklaşırken, ülkemizin her yönden bağımsızlığını pekiştirecek, toplumsal refahını artıracak adımlar atılmaktadır. Türkiye; kısa, orta ve uzun vadede diktiği fidanların meyvelerini bugün topluyor. “Yapamazsınız, başaramazsınız!” diyenlere inat kararlılık, azim ve büyük bir inanmışlıkla kat edilen bu yol ve yapılanlar; güçlü Türkiye’nin, yeni Türkiye’nin ayak sesinden başka bir şey değil.
Bugün, yüksek teknoloji gerektiren projeleri hayata geçiren Türkiye, yerli ve millî teknoloji hamlesi sayesinde; sağlıktan uzay çalışmalarına, insansız hava araçlarından elektrikli ve sürücüsüz yerli otomobile kadar birçok alanda ilklere imza atmaktadır. Küresel savunma ekonomisindeki konumu hızla yükseliş trendi içerisinde olan Türk Savunma Sanayii ise; yüksek katma değerli üretim, yetenekli iş gücü yetiştirilmesi, teknolojik gelişim faaliyetlerine yaptığı katkı ile Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında stratejik rol üstlenmektedir. Özellikle havacılık ve savunma sektöründe yakalanan bu ivme ve elde edilen başarı hikâyesi, diğer sektörler için de ilham kaynağı işlevi görmektedir. Yerli ve millî bir savunma sanayiinin ortaya çıkması ise; ülkenin özgüvenini, dış politikadaki etkinliğini ve nüfuzunun da artmasını doğrudan etkilemektedir.
Yine ülkemiz; artık bölgesinde etkinleşen, kara ve denizde hakkını başkalarına yedirmeyen, kaynaklarını çıkaran ve işleten, petrol bulan, doğal gaz kaynakları keşfeden, rüzgâr-güneş-su gibi yenilenebilir kaynaklarda ciddi atılımlar gerçekleştiren, sürdürülebilir enerji teknolojileri üretmeye başlayan ve en önemlisi bunları hayata geçirirken millî olanaklardan yararlanan bir ülkeye dönüştü.
Cumhuriyet tarihi boyunca başlatılan her atılım hamlesinin önünün, türlü oyunlarla kesilmesine defalarca şahitlik ettik. Uzun yıllar boyunca dünyanın önde gelen güçleri tarafından ambargolarla dizginlenmeye çalışıldık. Bugün Türkiye, tüm engellemelere rağmen bölgesel güç olma istikametinde emin adımlarla ilerlemektedir. Ancak bu adımların kalıcı hâle gelmesi önem arz etmektedir. Unutmamak gerekir ki yirmi birinci yüzyılda gelişmiş ülkeler arasında daimî olarak yer alabilmenin ön koşulu, bilgiye dayalı ve eğitim kalitesi yüksek bir toplumun oluşturulmasıdır. Bu sebeple çağdaş düşüncelerin, üstün becerilerin kalıcı bir biçimde genç kuşaklara kazandırılması, en önemli amaçlardan birisi olmalıdır.
“Türkiye’nin İlkleri” konusunu farklı yönleriyle kapsamlı olarak dosya konusu yaptığımız bu özel sayımızda, birbirinden değerli makaleleri siz okuyucularımızla buluşturuyoruz. Konuyla ilgili olarak bu sayımızda, Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı (E) Tümgeneral Doç. Dr. Güray ALPAR ile bir röportaj gerçekleştirdik. Gençlerin de söz sahibi olduğu dergimizde, konumuzla ilgili olarak her sayıda olduğu gibi onların da fikirlerine yer verdik. “Tarihte Bu Ay Neler Oldu?” köşemizde, tarihin unutulmaya yüz tutmuş olaylarını yeniden gün yüzüne çıkardık. Bu sayımızda da bir film ve kitap tanıtarak sizlere önerilerde bulunduk. Yeni sayımızın düşünce iklimimizi zenginleştirmesini, fikir dünyamıza yeni değerler katmasını ve yol gösterici olmasını temenni eder, sizlere keyifli ve bilinçli okumalar dileriz.