Editör – 91
Barış içinde yaşamanın yolu, gerek tarihi iyi analiz etmekten gerekse günümüzdeki sosyo-politik gelişmeleri olabildiğince başarılı tarihsel analiz üzerinden okuyabilmek ve çözümleyebilmekten geçmektedir. Ancak “Tarih tekerrürden ibarettir.” diye boşuna söylenmemiş olacak ki; Yunanistan, aradan bu kadar süre geçmiş olmasına ve daha önce acı tecrübeler yaşamasına rağmen benzer bir maceraya girmek yönünde bugün tavır sergilemektedir. O dönemdeki başat aktörlerin bazıları bugün mevcut kadroda yer almasa da, bu kez başkaları vekâlet savaşlarını yürütme çabası içerisinde.
Uzun yıllar boyunca diyalog eksikliği ve Yunanistan’ın tek taraflı hamleleri nedeniyle çıkmaza giren konular, bugün yeniden su yüzüne çıkmış durumda. Özellikle, tarihin iki ülke arasında yarattığı güvensizlik, sorunların çözülememesinin temel nedenlerinden birini oluşturmaktadır.
Yıllardır Türkiye’den gelecek bir tehdit algılaması içinde olan Yunanistan, Türkiye’nin barışçıl politikalarına rağmen agresif bir tavır sergilemektedir. Megali İdea’yı gerçekleştirmek üzere yayılmacı bir siyaset izleyen Yunanistan, söz konusu tarihî emellerini, kurulduğu günden bu yana gerçekleştirme hayali ile mevcut siyasetini yönlendirmektedir. Avrupa ve ABD’nin kayıtsız şartsız desteğini arkasında hissettiğinden, Ege Denizi ve Kıbrıs başta olmak üzere Türkiye ile arasındaki tüm sorunları AB ve BM gibi uluslararası platformlara taşıma amacını sürdüren Yunanistan, Türkiye ile ikili diyalogdan kaçarak, sorunların çözümüne yönelik bir adım atmamaktadır.
Yunanistan’da ekonomik krizin de etkisiyle özellikle son 10 yılda yaşanan siyasi istikrarsızlık, Türk-Yunan ilişkilerini Yunan iç siyasetinde araçsallaştırmış durumda. Özellikle ideolojik olarak birbiriyle ayrı uçlarda bulunan benzeşmez partilerin dahi Ege Adaları konusundaki duruşları çok önemli ortak noktalar barındırırken, siyasi stratejileri açısından bunu, sorun olarak görmemektedirler.
Yunanistan, kendisi gibi NATO üyesi olan Türkiye’nin, Yunan Devleti veya halkı için bir tehdit teşkil etmediğini artık anlamak zorundadır. Elbette ki bu anlayışı hâkim kılmak kolay olmayacaktır. Karşılıklı atılacak eş zamanlı adımlarla büyük ilerlemeler kaydedilebilir. Türk-Yunan dostluğunun geliştirilmesi, her iki ülke için de Akdeniz’de ve hatta daha geniş coğrafyalarda son derece kazançlı iş birliklerini getirecektir. Buradan temennimiz, Yunanistan’ın aklı-ı selim bir şekilde hareket etmesidir. Tarih boyunca milletimiz bu zorlu coğrafyada bekasını korumak için nasıl hareket ettiyse, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz başta olmak üzere tüm konularda da hakkını ve hukukunu devletiyle, milletiyle el ele vererek mücadeleye devam edecektir.
“Türk ve Yunan İlişkileri” konusunu farklı yönleriyle kapsamlı olarak dosya konusu yaptığımız bu özel sayımızda, birbirinden değerli makaleleri siz okuyucularımızla buluşturuyoruz. Konuyla ilgili olarak bu sayımızda, T.C. Dışişleri Bakan Yardımcısı Sayın Yavuz Selim KIRAN ile bir röportaj gerçekleştirdik. Gençlerin de söz sahibi olduğu dergimizde, konumuzla ilgili olarak her sayıda olduğu gibi onların da fikirlerine yer verdik. Bu sayımızda da bir film ve kitap tanıtarak sizlere önerilerde bulunduk. Yeni sayımızın düşünce iklimimizi zenginleştirmesini, fikir dünyamıza yeni değerler katmasını ve yol gösterici olmasını temenni eder, sizlere keyifli ve bilinçli okumalar dileriz.