Editör – 94. Sayı
Tarihin her devrinde, hemen her ülkede ve toplumda başkanlık veya herhangi önemli bir konuda önderlik yapan kişilere karşı mutlaka suikast girişimleri olmuş; bunlardan bazıları başarılı olurken bazıları da çoğunlukla tesadüfi nedenlerle veya alınan güvenlik tedbirleri sonucunda başarısızlıkla sonuçlandırılmıştır.
Suikastların çok sansasyonel eylemler olduğu açıktır. Özellikle Orta Çağ Türk-İslam dünyasını zirveye taşıyan Selçuklu devletlerinde suikastların daha yoğun olduğunu görüyoruz. Selçuklu devletlerindeki suikastların çoğunda Orta Çağ’da İslam dünyasının başına bela olan Hasan Sabbah ve ona bağlı Haşhaşilerin imzası vardır. Fakat Anadolu Selçuklu Devleti’ndeki suikastlarda Haşhaşilere rastlanmaz. Bu suikastlardan yalnızca sultanlar, vezirler ve ordu komutanları değil mezhep ayrılıkları nedeniyle din adamları da nasiplerini almışlardır. Elbette suikast girişimleri Türk-İslam dünyasıyla sınırlı kalmamış, bu tür eylemler siyasi, sosyal, dinî, ekonomik, psikolojik, kişisel ve terör nedenli olarak dünyanın her yerinde yaşanmış ve derin izler bırakmıştır.
Suikastlar, komplocu organizasyon ve eylemlerin en keskin ve acımasız biçimlerinden biridir. Hedefte tek kişi göründüğünden, suikastlar çoğunlukla kişisel husumet ve çılgın katil perdesinin arkasına gizlenebilmiştir. Oysa suikastlar, tarihsel açıdan bakıldığında derin hesaplaşmaların kanlı bilançolarının sadece bir dışa vurumudur.
Çağlar boyunca, toplumun önde gelen isimlerinin suikast yoluyla öldürülmeleri dünya genelinde sıkça başvurulan yöntemlerden biri olmuştur. Türkiye’de de failleri ortaya çıkarılamayan pek çok suikast yaşanmıştır. Bu suikastlar gazetecilerden siyasetçilere, kanaat önderlerinden akademisyenlere kadar geniş bir yelpazeye yayılmakla birlikte, daha çok gazeteci suikastları gündeme konu olmuştur. Ancak siyasi suikastlar, devletlerin yönetiminde etkisiz bir süreci ortaya çıkararak devletlerin güçsüz olduğu algısını hem ülke içerisinde hem uluslararası alanda yaymak amaçlı bugün dahi gerçekleştirilmektedir. Bu tür suikast faaliyetleri, dış siyaseti etkileyeceği nedeniyle de devletlerin güvenliği açısından önemli tehlikeli faaliyetler kapsamı içerisinde yer almaktadır.
Nitelikli bir suç olan suikastı sıradan cinayet ve suçlarla bir tutup sırf şahsa karşı işlenmiş bir suç olarak görmek yetersiz olup çözüme katkı sunmamaktadır. Bu bakımdan geçmişte ortaya çıkan bu olayların perde arkasının çok iyi irdelenmesi, eylemin oluş şekilleri, failler ve onların arkasındaki güçlerin çok iyi anlaşılması, ülkemizde/dünyada istikrarlı ve huzurlu bir toplum hayatının kurulmasında büyük önem taşır.
“Suikastlar” konusunu farklı yönleriyle kapsamlı olarak dosya konusu yaptığımız bu özel sayımızda, birbirinden değerli makaleleri siz okuyucularımızla buluşturuyoruz. Konuyla ilgili olarak bu sayımızda, Tarihçi ve Yazar Şükrü ALNIAÇIK ile bir röportaj gerçekleştirdik. Gençlerin de söz sahibi olduğu dergimizde, konumuzla ilgili olarak her sayıda olduğu gibi onların da fikirlerine yer verdik. “Tarihte Bu Ay Neler Oldu?” köşemizde, tarihin unutulmaya yüz tutmuş olaylarını yeniden gün yüzüne çıkardık. Bu sayımızda da bir film ve kitap tanıtarak sizlere önerilerde bulunduk. Yeni sayımızın düşünce iklimimizi zenginleştirmesini, fikir dünyamıza yeni değerler katmasını ve yol gösterici olmasını temenni eder, sizlere keyifli ve bilinçli okumalar dileriz.