Editör – 96. Sayı
Türk dünyasının ortak değerlerinin binlerce yıllık zorlu süreçler neticesinde korunarak günümüze kadar ulaşabilmesinde kuşkusuz en büyük görev ozanlarımıza, şairlerimize, yazarlarımıza, fikir adamlarımıza, tarihçilerimize ve kültür elçilerimize düşmüştür. Bu anlamda ilk olarak akla gelen isimlerden biri de zamanını ve mekânını aşmış evrensel bir değer olan Cengiz Aytmatov’dur. Aytmatov, yerel insandan hareket etse de dünya insanını hikâyesinin merkezine çekmekte; tüm insanlığın ortak acılarını, sevinçlerini, hayallerini, hüzünlerini ve özlemlerini eserlerinde oldukça başarılı bir şekilde ifade etmektedir. Nihayetinde o, çoğunlukla Orta Asya’da geçen, bu coğrafyada yaşayan Türk topluluklarının hayatını anlatan eserleriyle yerelliği; edebî, insani değerlere ve evrensel ahlaka yaptığı vurgu ile evrenselliği bir arada yakalamış ender yazarlardandır.
Aytmatov’un kaleminden damlayan her bir kelimenin, cümlenin; hayatın kendisinde bıraktığı izlerin birer yansıması olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Kendi hayatındaki hareketlilik, kahramanlarına da yansıdığı için, gerçekçi bir “örnek kişi” olmuştur. O, mücadelesini sanat yoluyla vermiş, dönem dönem uygulanan sansürü aşabilmek için de eserlerinde çeşitli mecaz ve metaforlardan yararlanmıştır.
serlerindeki kahramanlar kimi zaman adı olmayan bir çocuk, kimi zaman doğanın onlara sunduğu hayatları ellerinden alınan hayvanlar, kimi zaman asimile olmuş, benliğini unutmuş mankurtlar, kimi zaman da tüm olumsuzluklara karşı başkaldıran ama her şeye rağmen sistemin işleyişinde yok olan karakterlerdir.
Türk dünyası aydınlarının, bütün Türklerin kültür elçisi olarak gördüğü ve gurur duyduğu Cengiz Aytmatov’un düşlediği en önemli konulardan biri ortak Türk kimliğinin pekiştirilmesi idi. O, aynı zamanda hayatı boyunca gelenek ve göreneklerine sadık kalmış; Kırgız halk kültürünün yanı sıra eski Türk dinî inançları, halk hikâyeleri, efsaneler, masallar, destanlar, türküler gibi halk kültürünün bütün unsurlarını yazıya dökerek ölümsüzleştirmiştir.
Köksüz, millî benliğinden kopmuş, kendisine verilen emirleri hiç düşünmeden yerine getiren ”mankurt” kavramını edebiyat tarihine kazandırmış olan Aytmatov, yaşamını bir anlamda mankurtlaşma ile mücadele ederek geçirmiş, okurlarına mankurtluğun insan olmanın en aşağı seviyesi olduğu mesajını en çarpıcı şekilde vermiştir. Bu yüzden o, aynı zamanda insanlığa yöneltilen tehditlere karşı kalemini ustaca kullanan bilge bir uyarıcıdır. Mesajlarını, eserlerindeki kurgusal gerçekliğin arkasına gizleyerek, simgesel anlatımın etkili diliyle vermeyi tercih eden Aytmatov, kâinatın işleyişinde rol sahibi olan tüm canlıları ve nesneleri kendi diliyle konuşturarak, maruz kaldıkları tehlikelerden ne derece etkilendiklerini onların ağzından aktarmıştır.
Doğumunun 94. yıl dönümünde Cengiz Aytmatov’u bir kez daha büyük bir sevgi, saygı, özlem ve rahmetle anıyoruz. Türk dünyası, onun öngörüde bulunduğu şekilde gün geçtikçe bir araya gelerek güçlenmeye devam ediyor. Ruhu şâd olsun, mekânı cennet olsun…
“Cengiz Aytmatov” konusunu farklı yönleriyle kapsamlı olarak dosya konusu yaptığımız bu özel sayımızda, birbirinden değerli makaleleri siz okuyucularımızla buluşturuyoruz. Konuyla ilgili olarak bu sayımızda, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Başkanı ve Kırgız Cumhuriyeti Bilime Emeği Geçen Akademisyen Ödülü Sahibi Prof. Dr. Camgırbek BÖKÖŞOV ile bir röportaj gerçekleştirdik. Gençlerin de söz sahibi olduğu dergimizde, konumuzla ilgili olarak her sayıda olduğu gibi onların da fikirlerine yer verdik. “Tarihte Bu Ay Neler Oldu?” köşemizde, tarihin unutulmaya yüz tutmuş olaylarını yeniden gün yüzüne çıkardık. Bu sayımızda da bir film ve kitap tanıtarak sizlere önerilerde bulunduk. Yeni sayımızın düşünce iklimimizi zenginleştirmesini, fikir dünyamıza yeni değerler katmasını ve yol gösterici olmasını temenni eder, sizlere keyifli ve bilinçli okumalar dileriz.