Şimdi yükleniyor

Enerji Krizi ve Türk Dünyası için Avrupa Gaz Piyasası

enerji krizi ve turk dunyasi icin avrupa gaz piyasasi

Enerji Krizi ve Türk Dünyası için Avrupa Gaz Piyasası

Hiç şüphesiz enerji, bütün dünya için hiç olmadığı kadar daha önemli bir hâle gelmiştir. Bir taraftan küresel enerji talebi hızla artarken, diğer taraftan karbon emisyonunu azaltma gayesi ile enerji dönüşümüne dair birçok hedef ortaya koyulmaktadır. Enerji arzı ve fiyatları, direkt olarak ülkelerin büyüme hedeflerini etkilemektedir. Küresel ekonomi ve teknolojik üstünlük yavaş yavaş Batı’dan Doğu’ya doğru kayarken, ABD – Çin çatışması ekseninde evrilen küresel gerilim, enerjinin merkeze konduğu bir küreselleşme modelini ortaya çıkarmaktadır. Pandemi gibi olağanüstü durumlar ile sarsılan dengeler ile birlikte de yeşil dönüşüm odaklı küresel bir ekonomik modelin lansmanı bütün üst düzey uluslararası toplantılarda dikkatleri celp etmeye başlamıştır.

Tabii tüm bu gelişmelerle birlikte, hidrokarbon sektöründeki daralma ve yatırım eksiklikleri pandemi akabindeki ekonomik büyümenin neden olduğu talebin karşılanmasında yetersizlikler olduğunu ortaya koymuş ve erkenci bir yeşil dönüşüm rüyasında olan birçok devlet, karşılarında buz gibi duran enerji krizi ile pembe rüyalarından uyanmıştır.

Bu süreçte keşfedilmiş hidrokarbon kaynakların dahi üretime alınmaması tavsiyesinde bulunan uluslararası örgütler, yaşanan olaylar karşısında kafalarını kuma gömmüşlerdir.

Bütün bunlar yaşanırken, Rusya hiç de beklenmedik, mantıksız bir hamle ile Ukrayna’yı işgale başlamış ve pandemi sonrası ayyuka çıkan enerji krizi daha da derinleşirken, uluslararası sistem, içinden çıkılamaz bir buhranın içine düşmüştür. Küresel değer zincirleri, lojistik ağlar, finansal döngüler ve uluslararası ticaret büyük bir darboğaza girmiştir.

Her yeni söylem ve yaptırımla daha da gerilen ilişkiler, enerji akışının biraz daha zora girmesine sebep olmuş ve fiyatlar artık birçok enerji ithalatçısı ülkenin içinden çıkamayacağı bir noktaya gelmiştir.
Yükselen enerji fiyatları ile birçok ülke resesyon endişesi altında ezilirken, özellikle enerji yoğunluğunun yüksek olduğu sektörlerde üretim, enerjinin ucuz olduğu ülkelere doğru kaymaya başlamıştır.
Eylül 2021’de Asya piyasalarındaki kömür krizi ile başlayan süreç, doğal gaz piyasalarını etkilemiş ve Rusya – Ukrayna Savaşı akabindeki gergin uluslararası sistem ile de özellikle Avrupa piyasalarında doğal gaz ve buna bağlı olarak elektrik fiyatları yönetilemez boyutlara ulaşmıştır. Spot piyasalarda olması gerekenin onlarca katını test eden fiyat skalaları, özellikle dar ve orta gelirli grupları ciddi anlamda negatif etkilemiştir.

Öyle ki, enerji artık AB için; üye ülkelerin birliklerini muhafaza etmek, toplumsal ayrışmayı önlemek, ekonomik daralmaya engel olmak gibi manalar taşımaya başlamıştır.

Enerji bu kadar önemli bir pozisyona gelmişken, AB için artık gerçek anlamda enerjide (özellikle de doğal gazda) Rus gazından arındırılmış (veya Rus gazına bağımlılığın azaltıldığı) bir piyasaya erişme hedefi daha da somut bir düzleme kaymıştır.

İşte böylesi bir tabloda özellikle AB için Türk gazı çok daha büyük boyutlarda ehemmiyet ihtiva eder bir pozisyona gelmiştir.

Türk dünyasının, doğru yatırımlar yapılması durumunda 2050’li yıllara gelindiğinde çok ciddi miktarda ilave doğal gaz ihracat potansiyeli olabilecektir. Diğer taraftan Rus gazına alternatifler arayan ve yaşanan enerji krizinden küresel ölçekte en fazla etkilenen AB’nin ise mümkün olan bütün doğal gaz tedarik ihtimallerini değerlendirmeye ihtiyacı bulunmaktadır.

ABD, Katar, Nijerya, Avustralya gibi ülkelerden gelebilecek LNG ve Norveç, Cezayir, Libya’dan gelebilecek boru hattı gazları uzun vadeli denklemlerde dahi AB’nin Rus gazından bağımsız bir market yapısı elde etmesi için kâfi değildir.

Bu bağlamda aşağıdaki haritada, 2050 yılında Türkiye üzerinden geçecek bir rota dâhilinde Balkan, Baumgarten, İtalya ve ilgili Orta – Kuzey – Batı Avrupa ülkelerinin nasıl beslenebileceği ve dolayısıyla karşılaşılabilecek olası (teknik anlamda erişilebilecek) market hacimleri gösterilmiştir.

oa1
Harita 1: 2050 Yılında İlgili Avrupa Piyasalarının Teknik Limitler Ölçüsünde Türkiye Rotası Üzerinden Sağlanabilecek Potansiyel Hacim Karşısında Olası Talepleri (O. Akyener, 2022)

Görülebileceği üzere, ilgili Baklan ülkelerinin, İtalya’nın ve Baumbarten networkünden teknik limitler dâhilinde beslenebilecek ilgili Avrupa ülkelerinin (Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Çek Cumhuriyeti, Polonya gibi) toplam talepleri 194,7 milyar m3 (/yıl) seviyelerine erişmektedir.

Bir sonraki haritadan da görülebileceği üzere, Türkiye’nin de 80 milyar m3/yıllık talebi de eklendiğinde, günümüz ihracat potansiyeline ek olarak, 2050 yılında Türkmenistan’ın ilave 65 milyar m3, Azerbaycan’ın ilave 15 milyar m3, Özbekistan’ın ilave 15 milyar m3 ve Kazakistan’ın ilave 10 milyar m3 civarında ihracat potansiyeli olacaktır. Bu ilave hacimler 100 milyar m3’ün üzerinde bir büyüklüğe erişmektedir.

Türkiye’nin komşu olduğu Doğu Akdeniz ve Irak’tan da ilave (25+88) 113 milyar m3 gaz tedarik edilebileceği öngörülürse, AB’nin doğal gaz ihtiyacının kolaylıkla giderilebildiği bir model kurgulanmış olabilecektir.

İşte buradaki tablo, Türk dünyasının ve Türk gazının uzun vadede dünya için ne kadar önemli olabileceğini, Türk ülkelerinin bu minvalde bir ortak politika kurgusu ile mevcut riskleri nasıl fırsata çevirebileceklerini ortaya koymaktadır.

Bu sebeple TDT’nin, enerjinin merkeze alındığı, enerji ile diğer faaliyetlerin finanse edildiği, enerjinin bir dış politika destekleyici unsur olarak kullanıldığı ortak bir vizyonu kabul etmesi çok önemlidir.

oa2
Harita 2: 2050 Yılında Türkiye Üzerinden Olası Gaz Sevkiyatları (O. Akyener, 2022)

Enerji Merkezli Türk Dış Politikası

Yukarıda da ifade edildiği üzere, mevcut koşullarda enerji kartı doğru kullanıldığında Türk dünyası için çok önemli bir entegrasyon aracı, politik argüman ve kaldıraç olarak işlev görebilecektir. Tabii bunun için birçok makro stratejinin kurgulanması ve kararlılıkla uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.

Bu bağlamda mevcut tabloda TESPAM olarak, enerjinin merkeze alındığı ortak bir Türk dış politikası çerçevesinde, (Harita 3’ten de görülebileceği üzere);

oa3
Harita 3: Enerji Merkezli Ortak Türk Dış Politikası
  • Türk ülkelerinin sahip oldukları enerji kaynaklarını ortak finansal modellerle destekleyerek, ivedi bir şekilde geliştirip, yine ortak ihracat modelleri ile hayata geçirmeleri,
  • Hazar’ın doğusundaki Türk ülkelerinin de doğal gaz arzı noktasında Türkiye ve AB piyasalarına erişmek için gayret göstermeleri, bu gayreti de Batılı ülkelerin destekleri ile pekiştirmeleri,
  • Türkmenbaşı’nda bir doğal gaz üssü, Alat’ta bir ticaret üssü, Aktau’da bir rafineri üssü kuracak ortak makro yatırım politikalarının kurgulanması ve uygulanması gereği vurgulanabilecektir.

Böylesi bir tablo ve model ile Türk dünyası kendisini kuşatan risk ve tehditlerle en başarılı bir şekilde mücadele edebilecek, etkin ve kıvrak bir diplomasi sürdürebilecek, enerjiyi bu bağlamda bir argüman olarak kullanabilecek ve (bu kurgular ile birlikte katma değeri yüksek sektörlere de yatırım yapılması durumunda) 2050 sonrasında küresel ölçekte etkin bir role sahip olabilecektir.
Sonuç olarak, Türk dünyasının çok daha etkin bir entegrasyon sürecine girebilmesinin, ortak iş hacmini genişletebilmesinin, sosyokültürel ve güvenlik alanında finans bulabilmesinin, bölgesel ve küresel riskleri bertaraf ederek fırsata çevirebilmesinin, küresel güçlerin imkânlarını kendi lehine kullanabilmesinin yegâne anahtarı enerjidir!

Kaynak
Akyener, O. (2022). THE ONLY REALISTIC OPTION FOR A RUSSIAN GAS-FREE EU TURKEY ROUTE. In BLACK SEA 2022 – ENERGY CRISIS (Vol. 1). https://www.eni.com/en-IT/media/press-release/2022/08/eni-makes-significant-gas-discovery-offshore-cyprus.htm