Göğe UZanan Topraklar Kırgızistan
Tanrı Dağları’na sırtını yaslayan; Türklerin ilk Müslüman olduğu Talas şehrini bağrında barındıran; Hazreti Süleyman’ın ziyaret ettiğine inanıldığından kutsal sayılan ve birçok efsanenin yer aldığı Süleyman Dağı’na kucak açan; etrafı Tengri Dağları ile kaplı, dünyanın en güzel gölü Isık-Göl’e ev sahipliği yapan ve dahi dünyaya Kırgızları duyuran, edebiyatın duayeni Cengiz Aytmatov’un ülkesi Kırgızistan… Orta Asya’nın kadim topraklarına ev sahipliği yapan Kırgızistan, tarihî ve doğal güzellikleriyle dikkat çekerken, aynı zamanda tarihin derinliklerine kök salmış bir ülkedir.
Yazılı kaynaklarda adı geçen en eski Türk kavimlerinden biri olan Kırgızlar, 31 Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan etmiş ve bunu da kabul eden ilk ülke kemik kardeşi Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Bu vesileyle güzeller güzeli, kardeş, dost, akraba olan canım Kırgızistan’ın bağımsızlığının 30. yılını kutluyorum; kıyamete kadar bayrağın göklerde dalgalansın İnşallah.
İpek Yolu’nun incisi Kırgızistan’a ilk ziyaretim 2013 yılında gerçekleşti. Kazak ve Kırgız kardeşliğimizin mihmandarlığında ailem ile birlikte ziyaret ettiğim Kırgızistan/Bişkek’te bir gece misafir kaldım ve daha sonra buradan Isık-Göl’e hareket ettik. Beş saatlik yolculuk sonrasında Karakol Bölgesi’ne yani Isık-Göl’e vardık. Aytmatov’un da ifade ettiği gibi “…O mavi göl muazzam kayalar kaosunun ve kar yığınlarının arasından gökyüzünü inceliyor…” ve görenleri büyülüyordu. Isık-Göl, gerçekten sıcak bir göl. Etrafındaki görkemli dağlarda, yılın en sıcak aylarında bile kar erimez iken; göl, sıcak ve berrak suları ile bölgenin turizm merkezi hâline gelmiştir. Isık-Göl, bizi muhteşem doğasıyla üç gün misafir etmiş, oradan da bir başka kadim topraklara Kazakistan/Türkistan’a geçmiş ve Hoca Ahmet Yesevî’yi ziyaret etmiştik.
2013 yılından beri hemen hemen her yıl Kırgızistan/Bişkek’te bulundum. Bişkek’in önemli yerlerini gezme ve ziyaret etme imkânımız oldu. Beni etkileyen en önemli yer ise, Ata-Beyit Ulusal Tarih ve Anıt Kompleksi oldu. Burada, 1936-1937 yıllarında, Kırgızistan’da Stalin rejimi tarafından büyük bir katliam yapıldı ve bu facia ancak 1993’te ortaya çıkarıldı. 138 kişiye ait olduğu belirlenen bu mezarlarda kurşuna dizilerek öldürülenlerin çoğu Kırgız Türkleri olup; aralarında Uygur, Tatar, Kazak uyruklu aydınlar da vardı. 19 ayrı milliyete sahip oldukları tespit edilen kişilerin arasında Türk dünyasının unutulmaz yazarlarından Cengiz Aytmatov’un babası Törekul da bulunuyordu. Yine DNA testiyle doğrulamalar neticesinde mezarda, Türk dünyasına yön veren isimlerden, Kırgızistan millî alfabesinin mimarı ve doğu bilimleri âlimi Kasım Tınıstanov, Orta Asya’nın yetiştirdiği en büyük âlim ve Turan Birliği’nin savunucularından olan Bayalı İsakeyev, A. Jienbayev, Abdıkadır Orazbekov, Erinbek Esenamanov ve niceleri de bulunduğu tespit edildi. Daha sonra Ata Beyit (Baba Mezarı) Anıt Mezarı olarak inşa edilen merkeze, Cengiz Aytmatov da defnedilmiştir.
Cengiz Aytmatov’un da mezarının bulunduğu Ata Beyit, aslında üzerine bir hayli akademik makalelerin yazılacağı ve belgesellerin çekilmesi gerektiği önemli bir şehitliktir. Ata Beyit’te şehit edilenlerin yerinin tespiti ise ilginçtir.
1938’deki bu katliamda tuğla ocağı bekçisi Hıdır Aliyev, olaya tanıklık etmiştir. Aliyev, yıllar sonra kızına vasiyet ederek, “Kızım! Kireç ocağında çok büyük bir katliam yapıldı. Şimdi bunu kimseye söylemezsin. Zaman ve zemin uygun olunca bunu herkes bilmeli.” şeklinde anlatır. Kızının, bağımsızlığın ardından 1993 yılında yetkililere bilgi vermesi neticesinde kazılar gerçekleştirilir ve şehitlerin naaşına ulaşılır. Ata Beyit’i daha geniş bir şekilde anlatmak gerekir fakat bu konuyu başka bir zamana bırakıp Kırgızistan’ın bağımsızlık yıl dönümü ile ilgili birkaç hususu anlatmak isterim.
Kırgız halkı, özgür bir halktır. Kırgızlar, Asya’nın ilk kadın generali olarak Türkistan coğrafyasında “general” anlamındaki “datka” unvanına sahip olan ve 30 yıl kadar Kırgız halkına önderlik eden Kurmancan Datka gibi efsanevi bir kadın lidere de sahiptir. 31 Ağustos 1991’de bağımsızlığına tekrar kavuşan ve şu an bağımsızlığının 30. yılını kutlayan Kırgız devleti ve halkı, inşallah kıyamete kadar bayrağını dalgalandırır ve müreffeh bir ülke olarak güçlü bir şekilde yoluna devam eder.
Bağımsızlığın 30. yılında, Kırgız Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sadır Caparov ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde iki ülke arasında önemli adımlar atılıyor ve stratejik ilişkiler geliştiriliyor. Bunun dışında yine Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan’a üst düzey önem vermiştir. Bunun neticesinde önemli yatırımlara imza atılmıştır. Bu ilişkiler, İnşallah daha da güçlendirilerek devam edecektir.
Kültürel anlamda bizler de her yıl, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın katkılarıyla Yerli Düşünce Derneği olarak Kırgızistan’da Türk Filmleri Haftaları düzenleyerek, kültürel ilişkilerimizi güçlendirip kardeşliğimizi pekiştirmeye çalışıyoruz. Yine dernek olarak, Türkiye’de eğitim gören uluslararası öğrencilere rehberlik etmek, onların kültürel ve sosyal olarak ülkemize uyumunu kolaylaştırmak amacıyla birçok faaliyet gerçekleştirmekteyiz ve bu öğrencilere burs imkânı sunmaktayız. Yayın organımız olan ve her ay ilgiyle takip edilen Yerli Düşünce Dergisi ise; Halka Hakk’ı anlatan Dede Korkut, Türk’ün Ata yurdu Doğu Türkistan, Türkistan tarihinin efsanevi lideri Kurmancan Datka, Türk-İslam dünyasının diriliş ve fikir mimarlarından İsmail Bey Gaspıralı, Can Azerbaycan’ın kalbi Karabağ, Türk dünyasının kalbi
azakistan/Türkistan, bağımsızlığının 30. yılında kardeş ülke Türkmenistan ve Türklerin aydınlık yolu İmam Mâtürîdî konularına da yer vererek, Ata topraklarına ve kültürüne büyük önem vermektedir.
Bu vesileyle tekrardan kardeş, dost ve kemik kardeşi Kırgız Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının 30. yıl dönümünü kutluyorum. Bağımsızlığın kutlu, daim ve mübarek olsun Kırgızistan…