Hicri Dede
Asıl adı Mahmud Ali Naziri olan değerli şair Hicri Dede, Kerkük’te 1877 yılında dünyaya gözlerini açmıştır. Babası, Hoca Ali Efendi; dedesi ise zamanında tanınmış olan Şair Naziri Dede’dir. Büyük dedesi Huşyar Dede, yine zamanın tanınmış şairlerindendir. Hicri Dede, daha dört yaşındayken babası vefat etmişti; ailesi, Kakeii Bektaş Mezhebi’ne mensuptur. Kanunî Sultan Süleyman zamanında kemer, taç ve ipek hırkaya sahip olmuşlardır.
Hicri Dede, Behiyye Derviş Rıza Bey’in kızıyla evlendi. Şerife ve Naime adında iki kız; Ali Galip ve Faik Dede adında da iki erkek çocuğu olmuştur.
Kerkük’te, Mustafa Kırdar Okulu’nda Hoca Muhammed Oçuşlu Efendi’den ders almıştır. Daha sonra 1920 senesinde eğitimini Piryadı Mahallesi’nde Tokatlı Camisi’nin imam ve hatibi olan Vaiz Hoca Rıza Efendi’nin yanında tamamlamış ve Arapça dil bilgisini öğrenmiştir. Kendisini eğitim konusunda daha fazla geliştirmek isteyen Hicri Dede, bu defa edebiyat derslerini Hoca Taki Kabil Zade yanında almıştır. Daha sonra Hicri Dede, Kerkük’ün tanınmış âlimlerinden olan Ali Hikmet Efendi’nin dershanesinde dersler almıştır.
Hicri Dede, şiir yazmaya henüz 17 yaşındayken başlamış olup; sosyal, gerçekçi çizgide yazdığı şiirleriyle tanınır. Şairimiz, Divan Edebiyatı tarzı ve aruz ölçüsüyle yazmıştır.
Dede; şiir sever, edebî kültüre sahip, dinine önem veren bir ailede büyümüştür. 1911 senesinde Kerkük Sultaniye Medresesi’nde öğretmen olarak göreve başlamıştı. Sadece üç yıl süren öğretmenlik hayatı, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla ve okulun kapatılmasıyla sona ermiştir. Savaş sona erince Irak, Osmanlı topraklarından ayrılmış; dili ve düzeni farklı olan yeni bir kral ile ayrı bir devlet olmuştur. Hicri Dede, yeniden Kerkük’te bulunan Kale Mektebi’ne atanmış ve 1 Nisan 1925’e kadar devam etmiştir. Sonrasında Kerkük Belediyesi idaresinde çalışmaya başlamıştır. 1928’de Kerkük’ün yeni çıkardığı haftalık gazetesinde, gazete başyazarı olmuştur.
Dede, kendisinin Türk soylu olmasından gurur duyduğunu şu iki mısrada ifade etmiştir;
Ben müftahirim millî lisanimle cihanda
Öz postumu yüz atlasi evane değişme
Hicri Dede, Kerkük’ün sönmeyen ezeli yanan ateşi Baba Gurgur’a şu mısraları yazmıştı:
Ey eski imam, eski ocak, han Babagurgur
Ey şehrimize şa’şa’a-i efşan Babagurgur
Ey kutlu ziyaretgehimiz can Babagurgur
Var müşkülümüz eyle sen asan Babagurgur
Mustakbeli temin edeceksin bize elbet
Öz ehline göstermelisin lütf ile şefkat
Ehlin dahi eyler sana ruh ile hizmet
Lakin koma me’yüs-ı perişan Babagurgur
Zalimlere baş eğmediği, haksızlıklara karşı da susmadığı için şair, ömür boyu zorluklarla; yoksulluk, mihnet ve gamla yaşamını sürdürmüştü.
Dede’nin çevresinde yaşayan insanların fikir, kültür bakımından kendi seviyesinde olmamaları, Dede’yi çoğu zaman kaygılandırıyor bazen de öfkelendiriyordu.
Aklı yok, idrâki yok ilm-u zekâden dem vurar
Kendisi esfeldedir cây-I alâden dem vurar
Böyle bir ortamda yaşayan insanın pek tabiidir ki fikir ve düşünce çemberinin genişlemeyeceği, tam tersine daralacağı bellidir. Dolayısıyla kendine layık başka bir yerde dünyaya gelip yaşamayı temenni ediyordu. O şekilde olsaydı daha da ilerleyeceğini ve büyük şairler seviyesine ulaşacağı kanısında idi.
Yok semend-I tab’ıma cevlan için cây-I muhâl
Ruyi meydanim küçük, ezmiş ciğergâhım melâl
Ben de İstanbul gibi bir yerda doğsaydım eğer
Yükselip burc-I eflâk üzre mânend-I Kemâl
Kerkük, kendinde Vatan Şairi Namık Kemal kadar yetenek gören Hicri Dede’yi amacına ulaştıramamış, kendine layık mertebeye yükseltmemiş ve şaire layık olmayan işlerle uğraşmaya mecbur etmişti.
Nice bin şiiri dedim etmedi bir hebbe şe’îr
Ahırı mültezim-I keyl-I şe’îr oldum ben
1 Aralık 1952 tarihinde Perşembe günü hastalığa yakalanan Hicri Dede, hayata gözlerini yumdu ve Kerkük’te Musalla Mezarlığı’nda toprağa verildi.