İbn Haldûn’da Tarih Bilinci
İnsan neden şimdiki zamandan sıyrılarak geçmişte olup biten ve değiştiremeyeceği şeyleri bilme eğilimindedir? Bu, kendisine ne kazandıracaktır? Yoksa bu, salt meraktan mı kaynaklanmaktadır? Son sorudan başlayacak olursak merak, bu sualin kısmi cevabıdır ancak tam yanıtı değildir. İnsan, şimdiki zamanda yaşarken, geçmişte edindiği tecrübeler ve bilgiyle geleceğe bir bağ kurarak yaşar. Yani insan için aslında geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek bir bütündür, aynı anda yaşanır. Teşbihte hata olmaz kaidesine binaen; trafikte yol alan bir sürücü yalnızca öne doğru bakmaz, zaman zaman da arkasını kontrol etmek zorundadır. Aksi hâlde bir daha geri dönüşü olmayan ve telafi edemeyeceği hadiselere sebebiyet verebilir.
Müslümanlar, hicretten yaklaşık iki asır sonra tarih ile ilgili eserler kaleme almaya başladılar. İlk eserler genellikle siyer ve megazi türünde idi. İslami ilimlerde olduğu gibi tarih ilminin usulü de kendisinden sonra çıktı. Yani önce tarih eserleri yazıldı, akabinde tarih usulü ortaya çıktı. İslam tarihçileri uzun süre genellikle geçmişte yaşanan olayları derleyip toplamak ve nakletmekle yetindiler. Ancak XIV. yüzyıla gelindiğinde Tunus’ta adı sadece İslam dünyasında değil tüm dünyaya kazınacak olan İbn Haldûn, tarih ilmine yeni bir boyut kazandırdı. İbn Haldûn, el-İber adını verdiği bir dünya tarihi yazmak için yola koyuldu. Ancak onu, asıl ününe kazandıracak el-İber adındaki eseri olmadı. Bu eserin birinci bölümüne yazdığı Mukaddime, büyük bir yankı uyandırdı. Ünlü Türkolog ve şarkiyatçı V. Bartold, onun bu eserini “tarihin kanunlarını araştırmak için ilk ve biricik tecrübe” olarak niteler. Mukaddime’sinde kendisine kadar kimsenin hakkında araştırma yapmadığı ve ilk defa kendisinin temellendirdiği Umran İlmi’ni düşünce sisteminin merkezine koydu. Umran İlmi’nin amacını ise insanları taklitten kurtarıp daha önce olmuş bitmiş olanla daha sonra olacak olanın anlaşılması konusunda bir bakış açısı kazandırmak olarak belirtti. Bu açıdan Fuat Köprülü, İbn Haldûn’u tarih felsefesinin en mümtaz simalarından biri ve sosyolojinin ilk büyük kurucularından biri sayar.