Kendine Yabancılaşma Kavramı Muvacehesinde 15 Temmuz
İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla 15 Temmuz’un seneyi devriyesini idrak ediyoruz. 7 yıl önce, 80’li yıllardan bu yana devlette, bürokraside ve toplumda bir ur gibi sinsice büyüyen ve kökü bu topraklarda olmayan bir istismar çetesinin, öz bilincini ve benlik idrakini kaybetmiş, mankurtlaşmış ve ait olduğu her şeye yabancılaşmış bir güruhu, müstevli ve cani emellerine maşa ve payanda ettiği Fethullahçı Terör Örgütü’nün, Türkiye’nin, Millî İrade’yi lokomotif kılarak ilerlediği kutlu yolculuğuna vurulmak istenen darbe girişimine şahit olduk. Bu kirli odak, gizli emelleri için bir başka milletin insanlarını değil, bizatihi bu milletin öz evlatlarını devşirerek, kendi değerlerine yabancılaştırıp düşman ederek ve hatta kendi milletine kurşun sıktıracak kadar yabancılaştırarak büyümüştür.
15 Temmuz aktörlerinin, bir din istismarcısına iradelerini teslim ederek; vatanlarına, içine doğdukları değerler bütününe ve parçası oldukları topluma tümüyle yabancılaşmış bir güruhun parçaları olduğunu temaşa ettik.
Yani ötekileştirme&ötekileşmenin yalnızca hâkim bir grubun bir diğer azınlığa ya da marjinale uyguladığı despot bir tutum olarak değil; istismara açık, öz değerlendirme kabiliyetini yitirmiş güruhların da birtakım odaklar diktesinde kendine yabancılaşma yoluyla tebarüz edebileceği de görülmüştür.