Şimdi Kardeşlik Zamanı, Hemen Şimdi!…
Bir taşla duvar olmaz demiş atalarımız.
Birlik güneşiyle aydınlandı gönül mahzenlerimiz. Ayrılık zehrine panzehir oldu bizi ortak paydada buluşturan duru hissiyat… Rüyalarda unuttuğumuz kırık dökük umutlar, kuşluk vakitlerinde uyandılar bizimle. Ana arının marifetiyle çift çift oğul verdi dağların ardına düşen peteklerimiz. Ballar balını bulduktan sonra kovanımız yağma olsa da ne gam!.. Birlik ve beraberlik bahçesinde halka olduk; halaylar, horonlar ve barlar çiçek açtı peşi sıra…
Bir taşla duvar olmaz demiş atalarımız… Kum taneleri tek başına bir işe yaramasa da bir araya gelince görkemli yüksek binalara dönüşürler. Birlik, öyle tılsımlı bir şeydir işte. Parçalar onunla bütünleşir. Yarım yanlarımızı, onunla tamamlarız. Birlikten kuvvet doğar, en güçsüz anlarımızda bile. El ele verince koca kayalar oynar yerinden. Gönüllerimizi imar eden mukaddes davalar, birleşen güçlerin tazyikiyle daha da büyür ve serpilirler.
Varlık, birliğe delildir. Birlik, kâinatın yüce Yaratıcısı olan “Bir”in, kullarından özellikle istediği, onun “Habibim” dediği nur yüzlü Gül’ün, uğruna varlığını adadığı, türlü bedeller ödediği renkli ve ahenkli bir kavramdır. Azgın dalgaların önünde, ancak onun hücrelerimizi çelikleştiren rüzgârıyla ayakta kalabiliriz. O ki şefkatli bir bulut olup bizi güneşin kavurucu sıcağından korur. Bütün engeller sağa sola kaçışarak, meydanı irade sahiplerine terk eder.
Birlik olmasa yürek tarlalarımız çoraklaşır; Kevser hükmündeki pınarlarımız akmaz olur. Birlik bizi daima iri ve diri tutar. Çöllerde açan umut çiçeğidir birlik… Sis bulutlarının, ufku kuşattığı demlerde şefkatli bir anne gibi okşar dağınık saçlarımızdan. O ki gül kokusunu taşır iklimimize. Ruh darlığını genişletir, tutsak duygulara kapı aralar, yenik yanlarımıza zafer muştular. Onunla ceylanlar bile aslan kesilir dağların uçsuz bucaksız ıssızlığında.
Karanlıkları karanlıklar örtmez, aksine daha da koyulaştırır.
Kaderine terk edilmiş yalnız ağacın dramını yaşamaktansa, ormanlar gibi bir ve beraber kardeşçesine huzur ve sükûn içerisinde ömür sürmeliyiz. Birlik uğrunda ne kaybedersek, aslında hepsi de kazanç hanesine yazılır. Zira mukaddes yoldaki yitiklerimiz, kazançlarımızdır Hakk katında. Yüreklerimize, ayrılığın buz gibi sızısı işlerken, birlik tezgâhlarında dokuduğumuz rengârenk gelecekler ruhumuzu sarıp sarmalar, gönül telimizi oynatır. Saksıdaki boynu bükük menekşelerin yapraklarına bile can ve heyecan gelir.
Hakikat yolunun yolcularıyla birlik ve beraberlik içerisinde yol arkadaşı olmak hem kul hem de insan olmanın en tabii gereğidir. Yalnızlığa tutunanlar, dalda asılı kalan eğreti sonbahar yaprakları gibidir. Hafif bir rüzgâr bile onları yere düşürmeye muktedirdir. Bahardır birlik nimeti, hazandır ayrılık gayrilik illeti… Sürgünümüz olur birlik limanlarından uzak düşmek… Ayrılıklarla birlikte kapkara yazgılar çöreklenir gönül pervazlarımıza. Birlik bizi büyütür, yalnızlıkların sızısını dindirir, ayrılıklarsa dağıtır, un ufak eder gönül mülkünü…