Siyasal veKültürel Birliğin Sosyolojisi
Toplumlar doğarlar, büyürler, gelişirler, doğal sınırlarına ulaşırlar ve yok olurlar, diyen İbn-i Haldûn, sosyolojik açıdan bu kategorik ilerlemeyi kendi yüzyılı için ifade etmiş ve birlikte yaşayabilmenin formlarına pek fazla değinmemişti. Çünkü İbn-i Haldûn döneminde Bedevi ve Hadari toplum türleri, devletlerin doğuş ve gelişmeleri açısından modern düzeyde değildi ve bir modernlik de beklenemezdi. Özellikle Sanayi Devrimi’nden sonra başlayan sanayi çağı, ortaya ulus devletleri çıkardı ve ulus-devletler, ebediyet kavramının bir anlamda pratiği hâline geldi.
15 Temmuz ve Birlik Mesajı
Modern gelişmelerin hızla devam ettiği 19. yy.ın ortalarında ise bazı devletlerin birlik açısından devam eden politik duruşları, birçokları tarafından hayretle karşılanmıştı. Bu devletlerin başında Osmanlı Devleti geliyordu. Birlik ve beraberlik duygusu ve duruşu, Osmanlı için ümmet meselesiydi ve Osmanlı Devleti bu süreci “ümmet” üzerinden yürütüyordu. Devletin birlik ve bekası özellikle halkın, devletine olan bağlığı üzerinden inşa edilen ikinci süreçti; halk, zor zamanlarında devletine sahip çıkmış, küffara geçit vermemiş, Kürt, Türk, Çerkez, Arap, Laz ve diğer etnik kavramlarla alakalı hiçbir ayrıma girmemiş ve devletini yüceltmişti. Birlik ve beraberlik sürecinin zirveye çıktığı zaman aralıkları ise, özellikle savaşlar ve iç karışıklıklara giden dönemeçlerdi. Mesela 15 Temmuz, mevcut durumu açıklamak için verilebilecek en iyi örneklerden biriydi. Çünkü 15 Temmuz’da halk, yıllardır devletimizi içten içe çökertmeye çalışan bir terör örgütüne karşı duruşunu sergiledi ve bağırsak temizliğini gerçekleştirdi. Halkımızın 15 Temmuz tavrı, tarihsel ve kültürel kodları aynı olan ümmetin duruşuydu ve birlik mesajı, bu olgular üzerinden verildi.