Tarihin Sesi Efen Müzesi
Selçuk’ta 1929 yılında bir depo oluşturulmuş, kazılarda bulunan ve çevreden toplanan eserler bu depoya getirilerek müzenin temelleri atılmıştır. 1964 yılında depo olarak kullanılan yere ek bölümler yapılarak eserler sergilenmeye başlanmıştır. Birkaç salondan oluşan müze, kazılardan gelen eserler için yeterli gelmediğinden 1976 yılında müzenin kuzey bölümü inşa edilmiş, sergi alanları genişletilmiştir. 1964 yılında yapılan bölüm 2013-2014 yılında yenilenmiş, bodrum ve büro katı ilavesi yapılmıştır. Ayrıca yeni uygulama ile salonların geçişlerinde kot farkları düzenlenerek engelli ziyaretçilerin erişimi kolaylaştırılmıştır.
Müzenin 2013-2014 yılında tüm teşhir sistemi, mekaniği, güvenlik kamera kontrol sistemi ve aydınlatması yenilenmiştir. Eser Depoları, günün şartlarına uygun hâle getirilmiştir ve bu kapsamda havalandırma, yangın ve nem önlemleri alınmıştır. Depolarda, eserlerin niteliklerine uygun olarak seçilen malzemelerle yerlerine yerleştirilme çalışmaları devam etmektedir.
Efes Müzesi, büyük bölümü Efes kazıları, St. Jean Kilisesi, Belevi Mezar Anıtı ve yakın çevredeki diğer ören yerlerinden getirilen, Efes ve Anadolu arkeolojisi için çok önemli eserleri ile zengin yerel bir müzedir. Müzede sergilenen eserler M.Ö. 6. binden başlayıp Prehistorik, Miken, Arkaik, Klasik, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerine kadar kesintisiz uzanır.
Müzede sergilemede klasik kronoloji takip edilmemekte, eserler tematik olarak sergilenmektedir. Salonlar, girişte Bilgilendirme Salonu olmak üzere Çeşme Buluntuları, Yamaç Evler Buluntuları, Sikkeler, Çağlar Boyu Efes, Orta Bahçe, Kybele Kültü, Artemis Tapınağı Buluntuları, Efes Artemisi, İmparator Kültü olarak farklı konular ve buluntu gruplarına göre düzenlenmiştir. Ayrıca belirli sürelerle çağdaş sanat ürünlerinin ve konulu sergilerin yapıldığı Hikmet Gürçay Sanat Galerisi bulunmaktadır.
Müzeyi gezen ziyaretçi, Efes Antik Kenti buluntuları ışığında antik yaşam hakkında da bilgilenmektedir. Antik bir kentin yapıları, mimari unsurları, süsleme elemanları, heykelleri ve portreleri, sosyal yaşam unsurları, ekonomik yönü, çağlar boyunca gelişimi, dinî inancı yansıtan ana tanrıça kavramı, siyasi yapıyı gösteren imparatorluk kültü kavramlarıyla, Efes Antik Kenti’ni eserleriyle, açıklayıcı metinler ve görseller içeren bilgi panolarıyla tanımaktadır.
Efes’te ilk yıllarda gerçekleştirilen kazılar sonucu açığa çıkarılan eserlerin bazıları Londra, Viyana, İstanbul ve İzmir müzelerindedir. Sergi salonları ve önemli eserlere kısaca bakacak olursak;
Bilgilendirme Salonu: Girişte bulunan bu salonda, Efes Antik Kenti’nin kuruluşu, gelişimi ve mimarisini içeren bir video ile müzenin planıyla ilgili bilgiler ve görseller sunulmaktadır.
Çeşme Buluntuları Salonu: Efes’te yer alan Laekanus Bassus, Pollio ve Trajan Çeşmesi’nin heykelleri ile görselleri sergilenmektedir. Efes’in mitolojik kurucusu Androklos ile köpeği, Hellenistik Dönem’deki yöneticisi Lysimakhos, Zeus, Aphrodite, Dionysos, Triton ve Satyr heykelleri, Pollio Çeşmesi’ni süsleyen “Odysseus-Polyphemos” heykel grubu bu salonun önemli eserleri arasındadır. Ayrıca kazılar sırasında farklı alanlardan ele geçmiş (Skolastika Hamamı, Domitian Meydanı, Kuretler Caddesi) portreler de yer almaktadır. Ziyaretçiler bu salonda, antik kentlerin önemli prestij yapılarından olan onursal çeşmeler ile onları süsleyen heykeller ve grup heykelleriyle canlandırılan mitoslar hakkında bilgi sahibi olmaktadır. Yine bu salonda Efes su dağıtım sistemi ve suyolları konusunda konuklarımız bilgilendirilmektedir.
Yamaç Evler Ev Buluntuları Salonu: Bu salonda sergilenen; kentin yöneticilerinin, rahiplerinin, ekonomik geliri yüksek olan kişilerin yaşadığı ve yamaç evler olarak adlandırılan yapı kompleksinde yapılan kazılardan ele geçen buluntular, evlerdeki günlük yaşamı yansıtmaktadır. Bu salonda vitrinlerde tıpta ve kozmetikte kullanılan kemik ve bronz aletler, tartı ağırlık birimleri, kadınların kullandığı takılar, yüzük taşları, cam kaplar, figürinler, oyuncaklar, orta vitrinlerde Mısırlı Rahip, Yunuslu Eros ve Arkaizan Artemis heykeli ile Fildişi Firiz olarak adlandırılan ve üzerinde Traian’ın doğu seferi için savaşa hazırlık sahnesinin üç bölüm hâlinde işlendiği mobilya parçası sergilenmektedir. Salonun bir köşesinde peristili ev görünümü oluşturulmuştur ve bir niş içerisinde Avcı Artemis heykeli yer almaktadır. Açık teşhirde yine evlerde yer alan İmparator Marcus Aurelius büstü, Bereket Tanrısı Priapos, İmparator Tiberius ve Livia portreleri, yine evlerde yer alan büstler, ev kullanım eşyaları, Asklepios ve Hygeia heykelleri görülebilmektedir. Efes’te tıptaki gelişmenin yansımasını ve ev yaşamındaki zenginliği, bu salonda sergilenen eserlerde görmek mümkündür.
Sikke Salonu: Kentin ekonomik düzeyinin göstergesi olan sikkeler bu salonda yer alır. Kronolojik sıraya göre düzenlenmiş sikkelerde dönem özelliklerini yansıtan izleri görmek mümkündür. Ayrı bir panoda sergilenen Efes sikkeleri, kronolojik gelişim tipolojisine göre izlenebilir. İslami sikkelerin yer aldığı vitrinde padişahlar adına basılan sikkeler mevcuttur. Satın alma yoluyla müzemize kazandırılan sikke grupları, Kistophorlar, Ayasuluk buluntu grubu, kentin geç dönem ekonomisine ışık tutmaktadır.
Çağlar Boyu Efes Salonu: Bu salonda Efes’in Prehistorik, Arkaik, Klasik, Hellenistik, Roma ve Bizans devirleri, buluntular eşliğinde anlatılmaktadır. Sergilenen eserlerin çoğunluğunu nekropol buluntuları oluşturmuştur. Böylelikle kentin ölü gömme adetlerine, mezar tiplerine ve buluntularına gönderme yapılmaktadır. Kandiller, unguentariumlar, figürinler, pişmiş toprak kaplar vitrinlerde dönemsel özelliklerine göre kronolojik olarak gruplandırılmıştır. Açıkta sergilenen Dinlenen Savaşçı heykeli ile orta vitrinlerde sergilenen Eros Başı ve figürinleri dikkat çekici eserlerdir.
Orta Bahçe: Antik kent yapılarında sıklıkla karşılaşılan sütun başlıkları dönemsel özelliklerine göre sergilenmektedir. Osthotekler, mezar stelleri, lahitler, korkuluk levhaları, gladyatör kaideleri, gümrük yazıtı, kuroslar, amphoralar burada yer alan çeşitli eser gruplarıdır. Belevi Mezarı Anıtı’na ait mimari parçalar ve lahit önemli bir grubu oluşturmaktadır.
Kybele ve Efes Artemisi Salonu: Efes antik kentinin kutsal tanrıçası Artemis kültü ve külte geçiş aşaması bu salonda sergilenmektedir. Şehir kolonize olmadan önce tanrıça Kybele inanışının etkisindedir. Sonrasında yeni gelen Artemis inancıyla önceki inanış yok edilmeden yeni bir inanışla bütünleştirilmiştir. Artemis Ephesia ikonografisi, bu gelişim sürecini detaylarıyla sergilemektedir. Salona girişte yer alan Kybele adak stelleri, Kybele inancının kayalara yansımasıdır. Artemis Tapınağı’ndaki kazılarda ele geçen buluntular, inanışın güçlü yönünü ve ekonomik zenginliği ortaya çıkarmaktadır. Altın ve gümüş takılar, bronz objeler, değerli taşlar, amber, fildişi, cam objeler, boncuklar, pişmiş toprak kaplar tapınağın adak eşyalarını oluşturmaktadır. Kybele’den Artemis inanışına geçiş ile Efes Antik Kenti’ndeki Artemis kültü bu salonda vurgulanmaktadır.
Efes Artemisi Salonu: Müzenin bu salonunda dünya müzelerinin nadir eserlerinden olan Efes Artemisi kült heykelleri sergilenmektedir. Birbirinden güzel iki Artemis heykeli Roma Dönemi’ne ait olup, kazılar sırasında Efes’te Prytaneion’da bulunmuştur. Heykellerden büyük olanına “Büyük Artemis”, karşısındakine ise mermerin cinsinden dolayı “Güzel Artemis” adları verilmiştir. Bu salon, ziyaretçide tapınakta olduğu hissi oluşturmak amacıyla sütunlarla düzenlenmiştir.
İmparator Kültleri Salonu: Antik kentlerde Roma Dönemi’nde imparator adına tapınak yapma (neokoros) önemli bir ayrıcalıktır. Efes Antik Kenti, sahip olduğu bu önemli özellikleri ve nitelikleriyle imparator adına yapılan tapınaklarda ayrıcalığını ortaya koymaktadır. Hadrian Tapınağı, Domitian Tapınağı ve Parth Anıtı’na ait mimari bezemeler ve heykeller ile Domitian Sunağı bu salonda yer almaktadır.
Hikmet Gürçay Geçici Sergi Salonu: Dönemsel olarak modern sanat eserlerinin sergilendiği bu salonda aynı zamanda Müze Eğitim Çalışmaları kapsamında çeşitli faaliyetler düzenlenmektedir.
Müze Eğitim Çalışmaları
Müze sözcüğü Yunanca “mouseion” kelimesinden türemiştir. “İlham perilerinin yaşadığı yer.” veya “Bilimler tapınağı.” anlamını taşımaktadır. Tarihçesinin M.Ö. 3. yüzyıla kadar indiği bilinen müzeler, önceleri bazı değerli olarak görülen sanat eserlerinin toplandığı ihtişamlı mekânlar hâlindeyken geçen zaman içerisinde sahip olduğu koleksiyonları sergileyen, halkın da girebileceği, sergilenen eserleri görebileceği mekânlar hâline dönüşmüşlerdir. Halkın ilgisini çekmek, ziyaretçi sayısını artırmak için sabit sergilerinin yanında farklı kültürel faaliyetler yapmaya başlamışlardır.
Müzeler, baştan beri sürdürdükleri kültürel değerleri toplum yararına koruma ve değerlendirme hedeflerinin yanına, yirminci yüzyılın ortalarından itibaren halkla buluşma, faaliyetlerini yaygınlaştırma, halkın sanat zevkini ve eğitimini geliştirme hedeflerini de koymuşlardır.
Bu dönüşüm, müze mimarisinde de kendisini göstermektedir. Artık müzeler, sabit sergi salonlarının yanında laboratuvar, kütüphane, yerel halkla veya ziyaretçileri ile tekrar tekrar buluşmayı sağlayan geçici sergi salonları, atölye ve eğitim çalışmaları yapılan açık ve kapalı alanları ile hoşça vakit geçirilen birer eğitim ve kültür merkezleri hâline gelmişlerdir. Son yıllarda Bakanlığa bağlı müzelerin de, özel müzelerin de sayısı artmıştır. Yenilenmiş veya yeni yapılmış birçok müzemiz, uluslararası ödüle layık görülmüştür.
ICOM’un (Uluslararası Müzeler Konseyi) 2007 yılında revize ettiği müze tanımı, “Müze, toplumun ve onun gelişiminin hizmetinde, kamuya açık, eğitim, çalışma ve haz amacıyla insanlığın ve etrafındakilerin somut ve somut olmayan kültürel mirasını toplayan, muhafaza eden, araştıran, ileten ve sergileyen, kâr amacı gütmeyen kalıcı bir kuruluştur.” şeklindedir.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 1990 yılında yürürlüğe giren Müzeler İç Hizmetler Yönetmeliği’nde de müze: “Kültür varlıklarını tespit eden, ilmî metotlarla açığa çıkaran, inceleyen, değerlendiren, koruyan, tanıtan, sürekli ve geçici olarak sergileyen, halkın kültür ve tabiat varlıkları konusundaki eğitimini, bedii zevkini yükselten, dünya görüşünü geliştirmede tesirli olan daimi kuruluştur.” şeklinde tanımlanmıştır.
Her iki tanımda da; müzelerin kültürel miras ögelerini toplama, sergileme, tanıtma, bilimsel çalışmaları yürütme ve kamuya açık kuruluşlar olmasının yanında toplumun sanat zevkini geliştirme ve eğitim işlevi de vurgulanmıştır.
20. yüzyılın ortalarından itibaren dünya müzelerinde başlayan bu değişim, son yıllarda ülkemizde de benimsenmiştir. Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Çorum Müzesi, Mardin Müzesi, Aydın Müzesi, İzmir Müzesi ve Efes Müzesi gibi birçok müzemizde, salonları ve sergileri yenileme çalışmaları yanında okullarla ve toplumla iş birliği yaparak, arkeolojik alan çalışmaları, söyleşiler, konferanslar, müzik dinletileri, geçici sergiler, değişik yaş gruplarıyla yapılan atölye çalışmaları, kurslar ile özellikle çocuklara ve öğrencilere yönelik eğitim faaliyetleri başarıyla yürütülmektedir.
Efes Müzesi’nde de her yaş grubuna yönelik faaliyetler yapılmaktadır. Bu faaliyetler, büyük yaş grupları için daha çok söyleşi, alan gezisi ve geçici sergi salonunda düzenlenen sergiler olarak gerçekleştirilmektedir. Ancak küçük yaş gruplarında, okul ve öğretmen iş birliği ile gönüllü müze uzmanları tarafından arkeolojiyi ve müzeleri tanıtmaya, sevdirmeye yönelik atölye çalışmaları yapılmaktadır. Okullardan talep gelmesi hâlinde müze uzmanları okullara giderek, gezi öncesi öğrencileri, müze ve müzenin gezilmesi hakkında bilgilendirmektedir.
Bu çalışmalar içerisinde (arkeoloji çalışmaları kapsamında), müzede ve bağlı birimleri olan Efes Örenyeri, Artemis Tapınağı ve St. Jean Kilisesi’nde resim çalışması, kilden veya oyun hamurundan eser kopyaları yapılması, önceden hazırlanan alanlarda arkeolojik kazı yapılması, çocuklar ve velileri tarafından ilgi gören çalışmalardır.
Arkeoloji kazı çalışmalarında önceden hazırlanan alanlarda (genellikle arkeolojik kazı yapılan alanların atık toprakları üzerinde), faaliyete katılan çocuklarla önce açma denilen kazı çukuru belirlenerek işaretlenmektedir. Arkeolojik kazı yöntemiyle derinleşip seviye inilerek önceden değişik derinliklere gömülen tam veya kırıklı taklit (replika) çanak çömlek kapların, heykellerin ve sikkelerin bulunması sağlanmaktadır. Bulunan eserler yıkanarak temizlendikten sonra, restorasyon ve konservasyon hakkında bilgi verilerek kırıklı eserler yapıştırılmaktadır. Öğrenciler, daha sonra kendilerine verilen eser fişlerine envanter bilgileri doldurup temsili olarak müzeye teslim etmektedir. Bazen bu kazı çalışmalarında bulunan eserlerin ve öğrencilerin, kendileri tarafından yaptığı eserlerin sergilenmesi gerçekleştirilmektedir.
Ayrıca Selçuk ilçesi içinden veya başka yerlerden gelen bazı öğrenciler resim, tarih gibi derslerini müzede yapmakta, okul idaresi veya öğretmenin talep etmesi durumunda müze uzmanları derslere katılmakta, konusuna göre katkı vermekte veya müze ve eserler hakkında bilgi vermektedir.
Son yıllarda müzelerimiz başarılı eğitim programları ile âdeta her yaş grubu için bir okul, bir kültür merkezi niteliği kazanmış, faaliyetleri ile halkın katıldığı ve keyifle zaman geçirdiği mekânlar hâline gelmiştir. Müzelerimizde, değişik faaliyetler yapan çocuk grupları ve çocuk sesleri ile sıklıkla karşılaşılmaktadır.