Toplum, Siyaset ve Ahlak
Siyaset, Arapça kökenli; eğitmek, yetiştirmek ve yönetmek anlamlarını ihtiva eden bir kelimedir. Öte yandan siyaset kelimesinin yerine Batı literatüründe devlet veya şehir yönetimi anlamını taşıyan politika kelimesi kullanılmaktadır. Siyaset bilimi 19. yüzyılda bağımsız bir disiplin olarak karşımıza çıksa da, siyaset ve politika üzerine ilk medeniyetlerden bu yana çok sayıda tanımlama yapılmış, modeller kurgulanmış ve siyasetin daha insancıl, daha ahlaki ve toplumsal olarak daha fazla kabul edilebilir formata taşınması hususu da tartışılmıştır.
Hiç şüphesiz günümüzde siyaset ve ahlak sanki iki zıt anlamlı kelimeymiş gibi algılanmaktadır. Bunda, günümüz siyasetçilerinin çoğunluğunda gözlemlenen etik dışı fiiller, ameller ve örneklerin etkisi büyüktür. Öte yandan, kötü örnek olarak gösterilen siyasetçilerde olduğu gibi benzer etik dışı amelleri tetikleyen nefsani hasletler, ilgili eleştiriyi yapan toplumlarda da bir hayli yaygındır. Zaten bu noktada analizlerde yine bütün yollar: “Layık olduğunuz şekilde yönetilirsiniz.” hakikatine çıkmaktadır.
Örnek vermek gerekirse, bazı siyasetçilerde sıklıkla gözlemlenebilen:
- “Rüşvet, iş takipçiliği, kamu ihalelerine fesat karıştırmak gibi vesileler ile hırsızlık”,
- “Kamu imkânlarının haksız/usulsüz kullanımı gibi hainlik”,
- “Adam kayırma gibi adaletsizlik”,
- “Makamını korumak için güçlü karşısında her türlü dalkavukluğu ederken, mazlum ve güçsüzleri insan yerine koymama gibi riyakârlık, köpeklik, ikiyüzlülük ve kaypaklık”,
- “Sanki bütün dünya kendisinin etrafında dönüyormuşçasına kibirlilik”,
- “Doğru sözü bulunamayacak şekilde yalancılık”,
- “Hiçbir usulsüzlük ve ahlaksızlık karşısında utanmama gibi bir namussuzluk”
gibi eleştirilen temel hastalıkların hepsi, neredeyse aynı şekilde ilgili siyasetçilerin yetişmiş olduğu toplumlarda genel anlamda yaygındır.