Şimdi yükleniyor

Tüketilen Değerlerimiz

lokman aydin 104

Tüketilen Değerlerimiz

Tüketim, üretilerek kullanıma sunulan şeylerin tüketilmesi, harcanarak yok edilmesidir. Başlangıçta insanlar yaşamsal faaliyetlerini sürdürecek kadar üreterek, hayatlarını idame ettirme çabası içerisinde olmuşlardır. Fakat sanayileşme ile birlikte seri üretimin yaygınlaşması sonucunda toplumlar ihtiyacı olan nesnelerin yanında ihtiyacı olmayan ürünleri de tüketmek üzere yönlendirilmeye başlanmıştır. Özellikle kapitalist sistem, insanları tüketim yolunda çeşitli vasıtalarla teşvik etmiştir. Gelişen kitle iletişim araçları, yazılı ve görsel basın, sosyal medya vb. etkenlerle bu durum tam bir çılgınlığa dönüşmüş ve tüketim anlayışı bir kültür hâline gelerek tüketim toplumu ortaya çıkmıştır. İnsanlar, ihtiyacı olmayan şeyleri sadece toplumsal statü edinebilmek adına satın almaya başlamıştır. Günümüzde de tüketim anlayışının yaygınlaşması ile birlikte yeni üretici gruplar sisteme dâhil olmakta, üretim-tüketim döngüsü birbirini tetikleyerek ve artarak devam etmektedir. Onlarca çift ayakkabı, ihtiyacımızın kat kat fazlası giysiler, birinin kullanım ömrü dolmadan yeni modeli çıktığı için kullanım dışı kalan elektronik eşyalar, dünyamızı tam bir atık merkezine dönüştürmüş durumdadır.

Tüketim toplumunda tüketilen sadece nesneler değildir. Aynı zamanda kültürel ve dinî değerlerimiz, sanat ve estetik anlayışımız da hızla yok edilmektedir. Toplumun geniş bir kesiminin tüketime alıştırıldığı bu dönemde, üreticiler de insanı robotlaştırarak tekdüze bir yaşam biçimine yönlendirmiş, bu durum sanat anlayışları üzerinde de etkili olmaya başlamıştır. Sanatçılar özgün eserler üretmek yerine tüketim nesnelerinin topluma sunulması noktasında eserler vermeye yönlendirilmişlerdir. Geldiğimiz noktada onlarca hatta yüzlerce yıl öncesine ait klasik yerli ve yabancı musiki eserlerin yerini sezonluk şarkılar almaya başlamıştır. Bir yıl öncesinin yaz aylarında çalınan şarkıları hemen hafızalardan silinmekte, yeni ekol olarak sunulan tarzlar sezon sonunda tükenip gitmektedir. Bu durum sadece ses sanatları için değil, diğer görsel sanatlar için de geçerlidir. Kapitalist sistemin getirdiği üretim çılgınlığı sanatı, topluma bir katkı sunmak için değil; aksine toplumun sanat anlayışını yozlaştırmak için bir araç olarak kullanmaktadır. Bu alanda faaliyet gösteren bazı şirketler için tek hedef daha çok cd, kitap, sinema filmi üretmek ve bunları topluma pazarlayarak daha çok para kazanmak ve toplumu aynı zamanda tüketime alıştırmaktır. Sinema filmi izlemek için gittiğimiz bir sinemada ya da televizyonlarda ekran karşısında ilgimizi çeken bir programı izlemek için zaman ayırdığımızda, karşımıza çıkan ve neredeyse programların üçte biri kadar süre alan reklamlar topluma tüketim bilinci yerleştirmeyi amaçlamaktadır.

Sanat alanında yukarıda ifade ettiğimiz yozlaşmaya tepki olarak ortaya çıkan ve tüketim toplumu anlayışına karşı duran akımlar da yok değildir. Sanatın ticarileşmesine karşı çıkan bu akım öncüleri, yoksul sanat anlayışı içerisinde atık malzemeleri tekrar kullanıma sokmak ve sanat eserlerinin bir malzemesi hâline getirmek için çaba göstermektedir. Fakat bu gibi çaba ve akımlar maalesef sınırlı ölçüde kalmaktadır.

resim