Şimdi yükleniyor

Tüketirken Tükeniyoruz

mursel gundogdu 104

Tüketirken Tükeniyoruz

İnsanı tüketim aracı olarak gören modern dünya yaklaşımının güçlü çarkları, baş döndürücü hızla dünya milletlerini sarsmaya devam ediyor. Bu durum sadece geceyi gündüze çevirmekle yetinmiyor aynı zamanda hem çağın hem toplumların hem de bireylerin gözünü kamaştırarak öz yapılarını yani fıtratlarını yerle yeksan ediyor.

Vahşi kapitalizm, yaşadığımız çağı bütün aygıtlarıyla denetim altına almış durumda. Üstelik insana, topluma ve çevreye yönelttiği acımasız tehditlerin yanında onlara verdiği inanılmaz zararlara rağmen varlığını korumak için kendisini sürekli yeniliyor. Bu durum sade ve gösterişsiz yaşamın cazibesini kaybedip tenhalara çekilmesine sebep olmakla kalmadı aynı zamanda kâinatın göz bebeği insanı tüketim köleliğine indirgedi. Bunun neticesinde öz değerlerinden uzaklaşan birey ve toplumlar modern çağın en amansız hastalıklarıyla yüz yüze kaldı. Bu yüzden epey süredir hedonizm adındaki zevkçilik anlayışı, hayatımızın her alanına hükmediyor. Egoizm denilen bencillik, bütün davranışlarımızı yönetiyor. Konformizm olarak adlandırılan lüks peşinde koşup kendini dünyanın merkezinde görme anlayışı bütün hücrelerimize mıh gibi işliyor. İşte bu şekilde şirazesinden çıkmış çağda; insan, toplum ve çevreye daha fazla zararı dokunacak başka bir hastalık aramaya gerek var mı?

Kapitalizmin hayat felsefesi olan “tüketmek için yaşamak” anlayışı, çağımız insanını ve dünya toplumlarını ahlaki bir krizle karşı karşıya getirmekle yetinmiyor aynı zamanda onları doyumsuzluk, huzursuzluk, güvensizlik ve mutsuzluk çöllerine sevk ediyor.

İnsan tutkularına indirgenmiş sanat, birey bedenine hapsedilmiş moda, bellekleri hamsi istifi stoklayan sosyal medya ortamları, kapitalizmin kutsal mekânı olan dev alış-veriş merkezleri ve kişinin bedeni arzularını cilalayıp köpürten reklam sektörü, günümüz insanını âdeta tüketim çılgını hâline dönüştürdü. Bu durum sadece zihinleri manipüle etmekle kalmadı, aynı zamanda insanları ruhi yeteneklerinden mahrum bırakarak vicdanların da sesini kıstı. Bu şekilde eşyanın kalabalığında kaybolan insan, kapitalizmin sömürü çarklarında ufalanmaktan kurtulamadığı gibi iç dünyasının ferahfeza ikliminden de mahrum kalarak görülmemiş bir ahlaki erozyona maruz kaldı. Şimdilerde müzik dünyası, insanlığın iflas ve sefaletini gözler önüne seren gürültülü klipler yayınlayarak bir yandan kanayan vicdanların sesini bastırmakla, diğer yandan da gönül esintilerinin bütün kanallarını tıkamakla meşgul durumda. Bu denli ağır bombardımana maruz kalan günümüz toplumları, gelecek kuşaklara sosyal ahlak yoksunluğu, parçalanmış hayatlar ile güvensizlik ve huzursuzluğun dibine vurmuş bireysel yaşantıdan başka bir miras bırakmayacak gibi görünüyor.

resim