Türkiye Yüzyılı ve Kültürel İktidar
Kültürel iktidar, belirli bir siyasal gücün kültür ve gündelik hayattaki etkisine atıf yapan ve onu değiştiren bir bağlamdır. Bu sebepten kültürün ve iktidarın bir araya gelmesinin gücü etkilidir ve dönüştürücüdür. Bu dönüştürücülük bir aşamadan sonra hegemonyaya evrilir ve hegemonya sahibi olmak, düzene müdahale etmek ile eş değer kabul edilir. Bahsi geçen müdahale olumsuzlayıcı bir bağlam değil aksine demokratik, refahı yüksek ve ilerlemeci sürece sahiptir. İşte bu sebepten kültürel iktidarın rolü önemlidir ve bu önem, Türkiye Yüzyılı’nın da en önemli parçalarından biri hâline gelecektir.
Türkiye Yüzyılı aslında diğer sahalardaki gelişmeler ile birlikte kültürel ve sanatsal alandaki gelişmelerin de önemli bir sonucudur. Çünkü her iktidar, sosyal alandaki varlığını ancak kültürel iktidar ile sağlayabilir. Bu, Batılı olmak veya Batıcı olmak anlamında değil aksine Batılı gibi olmamanın, öze dönüşün güçlenmesini sağlamaktır. Türkiye, Osmanlı Devleti’nin ve Türk geleneğinin yegâne sahibidir ve ülkemize verilen bu ağır yük, bizleri daha çok yoracak ama daha da güçlendirecektir. Sadece kendi sınırlarımız içindeki milletimizden değil, dünyada yaşayan bütün mazlumların haklarına sahip çıkmak bizlerin boyun borcudur. Bunu sağlamanın yolu sadece ekonomik destek değil aynı zamanda kültürel iktidarın da güçlenmesi ile mümkündür. Batı tarafından sömürülen ve değer kaybeden hangi mazlum ülke varsa Türkiye, özellikle kültürel iktidarı ile onların yanındadır. Bu sebeptendir ki, Türkiye Yüzyılı sadece ülkemizi değil bütün mazlum coğrafyalarını ve dünyayı da yakından ilgilendirmektedir. Batı karşısında bir varoluş, bir duruş mücadelesi olan Türkiye Yüzyılı; aynı zamanda Batı’dan da ileri bir düzleme çıkabilmenin tam eşiğidir ve Türkiye, lideri Recep Tayyip Erdoğan ile bu eşiği artık geçmiştir ve Türkiye Yüzyılı da, bu geçişin yüzyılı olacaktır.