Zor Komşu Yunanistan
Tarihten gelen komşuluk ilişkilerinde her zaman güçlü olmayı başaran Türkiye karşısında Yunanistan’ın güçsüzlük kompleksi, Türk-Yunan ilişkilerinde belirleyici olmuştur.
Sıcak denizin iki yakasında yüzyıllar boyu bir arada yaşamış, günlük hayat konusunda yaşam biçimi olarak ortak bir kültür edinmiş iki komşu ülke Türkiye-Yunanistan… Birçok şehir ismi, denizcilik terimleri ve birçok alanda iki ülke içinde karşı dilin etkisiyle kendi dillerinde kullanılmıştır. Çok yakın ilişkiler içinde olunsa da tarih sayfalarında hep soğuk ilişkiler yer alır. Burada Yunanistan’ın tarihsel komplekslerinden arınamaması ana neden diyebiliriz.
Antik Yunan çağı ile birlikte Anadolu’da hüküm sürmeleri sonrasında, İstanbul’un fethi ve sonrasında topraklarının 400 yıl Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğinde kalması; onları, tarihsel bir kompleksin içine sürüklemiş olacak ki Avrupa devletlerinin kışkırtmalarıyla Türkiye ile hep husumetli olma yolunu tercih ediyorlar. Osmanlı İmparatorluğu, fethettiği bütün topraklarda olduğu gibi Yunanistan topraklarında da dil, kültür ve dinlerini korumada son derece özen göstermiştir. Hiçbir dinî ve kültürel yapıya dokunulmaması bir yana, fethedilen bölgelerdeki halkların yaşamları daha da özenle korunmuş, şehirler mamur edilmiştir. Yunanistan ulusal hafızası, İstanbul’un Fethi’nin beyinlerinde yarattığı yıkımı asla unutamamakta. 569 yıl önce imparatorluk sınırlarımızın üç kıtaya uzanıp bir cihan devleti olmasından bu yana; milletimizin, devletimizin, Avrupa’nın, tüm dünya ve hatta Yunan halkının Türkiye karşısında hep zayıf görünmeleri, onları hırçın ve saldırgan bir yapıya bürüdü ki toplum psikolojisi bu zaafı yayılma politikası ile üstesinden gelme davranışına zorluyor. Bu içgüdüyle gerek Kurtuluş Savaşı’nda gerekse günümüzde hep şımarık çocuk pozuyla objektif karşısında durmaktalar.
Çocuklar mahallede oyun oynarken küçük şımarık kardeş, -haksız olduğu hâlde- güçsüzlük kompleksiyle arkadaşını, abilerine şikâyet ederdi. Kardeşlerinin haksızlığından emin olsalar da hırçın büyümelerini isteyen abileri, kendisi için iyilik yaptıklarını zannederlerdi. Yunanistan, Türkiye ile yapıcı ilişkiler kurmadıkça, bölgede istikrarlı bir devlet yapısına kavuşamayacağını anlayacak. Gerçek oyun arkadaşından uzak kalma durumunu, abisi zayıflayıp güçten düşünce anlayabilecek. Bahsedilen çocuğun durumuna düşmeden anlamayacak.
Savaş galibi olarak, antlaşmalarda hak ettiğimiz Adaların egemenliğini kaybetme korkusu ile her fırsatta Batılı devletlere şikâyete koşan şımarık kardeşin tavrı, tarih boyunca Türk devletleri karşısındaki zayıf durumundan kaynaklıdır. Türk-Yunan ilişkilerinin en dramatik hikâyesi ise mübadeledir. Yunanistan’dan gelen yurttaşlarımız, Anadolu’nun verimli topraklarına yerleştirilmişken Türkiye’den göç eden Rumlar, sefalet içinde bir hayat sürdükleri bilinmektedir. Sırf mübadeledeki örnekler bile iki devlet arasındaki ilişkilerin en net örneğidir. Ege’nin sıcak sularını her türlü iyi niyetli girişim ve görüşmelerin hemen ardından buz kesmiş kuzey denizine dönüştürmeyi alışkanlık hâline getirmek, ülkemizi kıyı sularına mahkûm etme arzusundan başka bir şey değildir. Yunanistan, Lozan Antlaşması’yla silahsızlandırılan adaları silahlı güç bulundurarak bugün Batı’nın desteği eşliğinde Türk-Yunan ilişkilerini daha da kötüye gidecek şekilde modellemek istemektedir. Batı’nın en zayıf ülkelerinden olma ezikliğini her zaman Türk düşmanlığı ve Türkiye’ye karşı Batılı ülkelerin güçlü görünme çabasıyla aşabileceklerine odaklanmış olmaları, gelecek yıllarda da ikili ilişkilerimizin bugünkü paralellikte devam edeceğini bize göstermektedir. Gerek güncel yaşamımızda gerek medyamızda gerekse de siyasal açıdan Yunanistan ile ilgili gündemimiz her ne kadar sınırlı olsa da Yunanistan açısından pek öyle olduğu söylenemez. Hemen her programda, platformda ve medyalarında gündemin büyük bölümünü Türkiye haberleri oluşturmaktadır. Her zaman olumsuz ve kışkırtıcı gündemleri, iki toplum arasındaki ilişkilerin kötü yönde ilerlemesine sebep olurken, bu tutumları istemsiz olarak Türkiye’nin gücünü ve üstünlüğünü zihinlerinde hep taze tutmalarına sebep olmaktadır.
Bu durumu bazen o kadar ayyuka çıkarmaktadırlar ki Türk balıkçı teknelerine dahi donanmalarıyla çembere alma, hatta ateş açma cüretkârlığına varan eylemler göstermekteler. Yunanistan, halk nezdinde Türk düşmanlığını diri tuttuğu gibi bu düşmanlığını Batılı ülkelere de sirayet ettirip popülist tavırlar sergilemektedir. Bu sebeple iki ülke arasındaki ilişkiler uzun zamandır pamuk ipliğine bağlı sürdürülmektedir.
Ege’nin bir Yunan gölü olduğu iddia ve hayallerini, Türkiye’nin bir kâbusa dönüştürebileceği gerçeği, her zaman uykularını kaçıracağı muhakkak. Yakın tarihte ilişkileri olumsuzluğa götüren ana nedenleri; Ege Denizi, Adalar, deniz ve hava sahası, Batı Trakya Türklerine uygulanan haksız tutumlar gibi konuları sıralayabiliriz. Yunanistan, çözümden uzak bir tutum sergilerken, aynı zamanda çatışma ortamıyla dalaşma politikasını devam ettirecek görüntüsü vermeye devam etmektedir.
İki millet arasında tarihten gelen rekabet üzerine kurulu ilişkiler, halk tabanına kadar yayılsa da temelde millet olarak kültürel anlamda bir yakınlık söz konusu olduğu söylenebilir. Ancak rekabetçi bir düşünce yapısının halk tabanında her zaman sıcak gündem olması, politik yaklaşımlardan çok hızlı bir biçimde etkilenmelerine sebep olmakta. Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla bölgedeki güç boşluğunu Yunanistan’a destek vererek doldurmak isteyen İngiltere, Türk-Yunan ilişkilerini halk tabanında uzun yıllar etkileyecek sorunlara sürükledi. 1. Balkan Savaşı, 1. Dünya Savaşı, Türk Kurtuluş Savaşı ve Kıbrıs Harekâtı ile birçok cephede karşı karşıya geldiğimiz Yunanistan’la sorunlar, bizi genelde demokratik yollar dışı durumlarla karşı karşıya bırakmıştır. Günümüzde, uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde diyaloglara kapı aralamayı reddeden siyasi tutumları ile Ege ve Akdeniz’de gerginlik yaratıp var olan haklarımızı sabote etmek suretiyle yayılmacı politika emellerine ulaşma hevesleri, güçlü ve kararlı Türkiye politikaları sebebiyle başarısızlığa uğramaktadır. İki millet arasında tarihten gelen rekabetle Yunanistan’ın, Türkiye karşısında Batı’nın maddi ve silahlanma desteklerine rağmen başarısızlığı, her zaman ülkenin birinci gündem maddesi oluyor.
Türk ve Yunan ilişkilerindeki olumsuz havanın temel öğesi olan tarihî nedenler, iyi niyetli ilişkileri bile zedeleyecek gibi duruyor. Muhatap alınmayacak serseri tiplemesine uyan Yunanistan’la daha ne kadar uzlaşı içinde olunabilir? Tam bir muamma. Tarihte hep tek başına savaşmış ve yaşamış bir millet olarak, son yüzyıldaki dünya düzeni içerisinde güç dengelerini hem kuran hem de yöneten milletler arasında yer alacak olan ülkemiz, hukuk kuralları çerçevesinde komşularının da haklarını koruyacak güce ve birikime sahiptir. Aslında Türkiye’nin komşusu olmak Yunanistan için bile bir fırsat olacakken, Türkiye ilişkilerinde halklarına yansıttıkları olumsuz hava sebebiyle Avrupa’da ikinci sınıf ülke konumuna düşmelerine sebep olmaktadır.